30 Aralık 2013 Pazartesi

DEMOKRASİ ŞÛRASI!...

DEMOKRASİDE BİRLİK VAKFI
DEMOKRASİ ŞÛRASI SONUÇ BİLDİRİSİ
            Türkiye’de ilk defa “Demokrasi Şurası” Demokraside Birlik Vakfı”nın organizasyonu ile 30 Kasım 2013 tarihinde Milli Kütüphane’de toplanmıştır.
Dört Oturum şeklinde gerçekleştirilen Şura’da; demokrasi tarihimizin gelişimi bugünü, darbeler, dünyadaki uygulamaları ve evrensel standartlar ile Türkiye demokrasisi mukayese edilmiş, özetle ülkemizin bir numaralı meselesi olan demokrasi, masaya yatırılarak enine boyuna tartışılmıştır.
Şura’ya aşağıda isim ve unvanları yazılı ülkemizin yetiştirdiği değerli siyasetçiler, akademisyenler,  STK temsilcileri ve kalabalık bir izleyici topluluğu katılmıştır.
Ferruh BOZBEYLİ - E.TBMM Başkanı
Prof. Dr. Cihat GÖKTEPE -  Uluslararası Antalya Üniversitesi Rektörü
Veyis GÜNGÖR  - Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Hollanda Başkanı
Doç. Dr. Atilla SANDIKLI -  BİLGESAM Başkanı
Prof. Dr. Mehmet ALTAN - İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi
Prof. Dr. Hayrani ALTINTAŞ -  İnsani Değerler Derneği Genel Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. Talip KÜÇÜKCAN - Marmara Üniversitesi Öğretim üyesi, SETA  Editörü
Dr. Muhammet ÇAKMAK - CHP Parti Meclisi Üyesi
Prof. Dr. Vedat BİLGİN - Gazi Üniversitesi öğretim üyesi 
Doç. Dr. Hamit Emrah BERİŞ - Gazi Üniversitesi Öğretim üyesi, SDE uzmanı
Mehmet BOZDEMİR - Demokraside Birlik Vakfı Başkanı
            Şura sonucunda aşağıdaki tespitler yapılmıştır.
Kamuoyuna saygı ile duyurulur.
            1. Türkiye’nin bir numaralı meselesi demokrasidir ve Türkiye’nin demokratikleşmeden normalleşmesi mümkün değildir.
            2. Türkiye’deki demokrasi, evrensel standartların oldukça gerisindedir.
3. Türkiye’de son yıllarda yaşanan gerilimler ve olayların temelinde çağcıl demokrasi, demokratik kültür ve olgunluk eksikliği yer almaktadır.
4. Birleşmiş Milletlerin hazırladığı 187 ülkenin insani gelişmişlik endeksinde Türkiye 92.sıradadır. Üst sıralarda demokrasi standardı yüksek ülkeler yer almıştır.
5. TBMM’ye ve Anayasaya “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” Yazmakla o ülkeye hemen demokrasi gelmez.
6. Demokrasilerde en üstün değer insan ve hukuktur.
7. Demokrasi, herkesin kendi sorumluluğunu bilmesidir.
8. Demokrasi, kurumlar ve kurallar rejimidir.
9. Demokrasilerde beş temel kurum olan; yasama, yürütme, yargı, hür basın ve STK’lar kendi varlıklarını kanıtlamalı ve kendi kurallarını özgür bir şekilde uygulayabilmelidir.
10. Gelişmemiş demokrasilerde siyasiler halktan aldıkları gücü kendi güçleri zannederler ve bu gücü hukuk dışı, keyfi kullanmaları ülkeleri felaketlere götürmüştür. Kontrolsüz güç en tehlikeli güçtür. 
11. Yürütmenin yani hükümetin ve partilerin kontrolünde olan bir meclis yasama görevini gerçek manada yapamaz ve böyle bir ülkede gelişmiş bir demokrasiden söz edilemez.
12. Yürütmenin kontrolünde ve vesayetinde olan bir yargıdan adaletin tecellisi beklenemez ve böyle bir ülkede gelişmiş bir demokrasiden söz edilemez.
13. Hür basının ve güçlü STK’ların bulunmadığı ülkelerde güçlü ve gelişmiş demokrasi de yok demektir.
14. Siyasi hayatımızda partilerin kendilerini devlet gibi görmeleri CHP ile başlayıp DP ile devam etmiş ve bu anlayış iktidara gelen diğer partilere de sirayet etmiştir. Bu durum toplumda kutuplaşmalara ve kamplaşmalara sebep olmuş ve demokrasimizin gelişmesini engellemiştir.
15. Bütün darbeler ve muhtıralar demokrasinin gelişip güçlenmesini engellemiştir, darbelerin anası 27 Mayıs 1960 darbesidir.
16. Darbe neden olur? Devletin gücü toplumdan daha güçlü olduğu zaman orada darbe olur. Devleti sınırlandıracak unsurlar ortaya çıkmamıştır. Darbe siyasal kültürümüzün temelinde vardır. Tanzimat ağır bir bürokratik vesayet kurmuştur ve halen devam etmektedir. Devlet özne, toplum nesneler yığını olmuştur. Devlet toplumu istediği gibi düzenlemeye kalkmıştır. 28 Şubat Özal’a verilen bir cevaptır.
17. Demokrasi temelde hukuktur. Darbecilerin yaptığı anayasa başta olmak üzere, aynı seçim kanunu, aynı siyasi partiler kanunu ve diğer kanunlar yürürlükte ise darbenin alt yapısı her zaman vardır. Zayıf ve gelişmemiş demokrasilere her zaman müdahaleler olur. Demokrasimiz halen tehdit altındadır.
18. Sivillikten ve darbelere karşı olmaktan bahsedip, darbecilerin hukuk sistemi ile iktidara devam etmek ahlaki değildir.
19. Milletvekillerinin kendini halka karşı değil, lidere ve partisine karşı sorumlu görüldüğü yerde demokrasi olmaz.
20. Demokrasi insanın mutlak kutsallığı üzerinde yeni biçimleniyor, yeniden şekilleniyor. Ulus devletten insan odaklı bir devlete geçiş var. İnsanın ben çok değerliyim diyebilmesi çok önemlidir. Değer üretmeyen bir insan kendini değerli kılamaz. Siyaset, mesleği olmayan insanları bir asansörle en tepeye çıkaran, bir anda sınıf atlatan bir kurum haline gelmiştir. Bizi kim yönetecek değil, nasıl yönetecek diye baktığımız zaman demokrasi olacaktır.
21. Hollanda’nın 400 yıllık bir demokrasi geleneği vardır. 17 bölgenin birlikte yaşama kültürü ve meclisleri çok güçlüdür. Hollanda anayasasının ilk maddeleri özgürlüklerin korunması ve ırkçılıkla mücadeledir. Türkiye’deki STK’lar yurt dışında partnerler bulmalı ve değerler konusunda işbirliği yapmalıdır.
22. Laiklik olmazsa demokrasi olur mu? Demokrasi, din ve laiklik ilişkileri gelişmiş demokrasilerde son derece normal bir işleyiştedir. Din, sosyal, ekonomik ve siyasi hayatta etkin bir şekilde vardır. Laik olup demokratik olmayan ülkeler olduğu gibi, demokrasisi gelişmiş, fakat laik olmayan ülkeler de vardır.
23. Partiler arası ilişkilerin normalleşmesi, gerginliklerin azaltılması demokrasimizin gelişmesine çok önemli katkılar sağlayacaktır. Demokrasi, inatlaşma, restleşme, kutuplaşma, kamplaşma ve kavga rejimi değil, uzlaşma rejimidir. Demokrasi erdemli ve faziletli insanların rejimidir.
24. Cumhuriyet modern bir hayat projesi olarak tarif ediliyor, bu yanlıştır. Devlet şeklinin adı cumhuriyettir. Rejim demokrasidir, çağdaşlık demokrasidir.
25. 12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu demokrasimiz için bir milat olmuştur. Yargının yeniden düzenlenmesi, fişlemelerin kaldırılması ve darbecilerin yargılanabilmesinin önünün açılması demokrasimize güç katmıştır.
26. Çözüm süreci, kamu denetçiliği(Ombudsman), demokratikleşme paketi, başörtü yasağının kalkması demokrasi standardımızı yükseltmiştir.
Gezi olayları, öğrenci evleri ve dershanelerin kapatılması ile ilgili tartışmalar demokrasi standardımızı maalesef geriye götürmüştür. Ayrıca siyasi iradeye büyük bir güvensizlik oluşturmuştur.
27. Dershanelerin kanunla kapatılmaya çalışılması demokrasiye, temel hak ve özgürlüklere, hukuka, serbest piyasa ekonomisine, teşebbüs hürriyetine aykırıdır. Bu konuda ısrarcı olmak bunu dayatmak toplumda yeni gerilimlere, kamplaşmalara ve kutuplaşmalara sebep olacaktır. Yanlıştan dönmek geri adım atmak değil, erdemliliktir.
28. Avrupa Birliği(AB) kriterlerinin demokrasi standardımızı yükselteceği topluma iyi anlatılmalı ve hükümetler bu konuda gerekli düzenlemeleri yapmalıdır.
29. Çoğulcu demokrasi anlayışında çoğunluğun yönetme hakkı bulunmasına rağmen çoğunluğun sınırsız yetkilere sahip olduğu söylenemez.
30. Temel insan haklarına saygı, insan onurunun korunması, azınlıkta veya muhalefette olanların beklentilerinin dikkate alınması, farklı düşüncelerin serbestçe hiçbir baskıyla karşılaşmadan söylenebilmesi çoğulcu demokrasi için şarttır. Çoğulcu demokrasilerde özgürlük herkesin yönetime serbestçe katılımını sağlarken, eşitlik de insanların her türlü farklılığına rağmen, insan onurunun korunması gereğinden dolayı, eşit bir şekilde bu yönetime katılabilmesi anlamına gelmektedir.
31. Yönetişim kavramı ise hükümet otoritesine ve gücüne dayalı yönetim anlayışından, hiyerarşik yapıdaki bir yönetim olgusundan farklı yeni bir süreci ve toplumun yönetimine ilişkin yeni bir modeli anlatmaktadır. Böyle bir model içinde aktörlerin ve birimlerin tek taraflı yönlendirmeleri ve etkileri değil, bir etkileşim süreci içinde gerçekleşen interaktif ilişkiler söz konusudur. Sadece hükümet birimlerinin ve görevlilerinin değil, aynı zamanda hükümet dışı örgütlerin, sivil toplum örgütlerinin, bilim adamlarının, uzmanların ve vatandaşların katılımı söz konusudur.
32. Çoğulculuk ve yönetişimin temel ilkeleri olan hukukun üstünlüğü, katılımcılık, şeffaflık, eşitlik, etkinlik, hesap verebilirlik sayesinde önemli güç merkezleri arasında uzlaşma sağlanarak toplumsal gerilimlerin çıkması önlenebilir. Çıkan gerilimler kutuplaşmaya ve karşılıklı düşmanlıklara varmadan yatıştırılabilir.
33. Çoğulcu demokrasi ve yönetişim prensiplerinin siyasetin, bürokrasinin, toplumun her kesimine yerleşmesi, demokratik kültür ve olgunluğun oluşturulabilmesi için.; Bu prensiplerin aileden başlamak üzere eğitimin her kademesinde öğretilmesi ve uygulanması, siyasal etik kuralların geliştirilmesi ve siyasal hayata hâkim olması, yeni Anayasa, Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları, diğer kanunlar ve mevzuatın içine ve ruhuna yerleştirilmesi, yürütmenin yasama ve yargı üzerindeki etkinliğinin ortadan kaldırılarak kuvvetler ayrılığı prensibinin tam olarak gerçekleştirilmesi gereklidir.
34. Bireysel ve toplumsal özgürlük alanları genişletilirken, güvenliğin temel görevinin bu alanları korumak olduğu üzerinde durulmalıdır.
35. Sadece çağcıl demokrasi, demokratik kültür ve olgunluğa ulaşmış bir Türkiye’de; barış, istikrar ve güven ortamı yaratılabilir, huzur ve refah içinde insanca bir yaşam hâkim olabilir.
               Kamuoyunun ilgi ve bilgisine saygıyla duyurulur. 
23 Aralık 2013
   Mehmet BOZDEMİR
       Demokraside Birlik Vakfı Başkanı

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder