21 Ağustos 2014 Perşembe

KOORDİNELİ BİR EKİP ÇALIŞMASINDAN KARELER!..



Gündemi sarsacak iddia
Türkiye’nin Musul Konsolosluğu’ndaki 49 personeli rehin alan IŞİD'in, fidye olarak Süleyman Şah Türbesi’ni istediği, hükümetin de bunu kabul ettiği ileri sürüldü.
Irak Şam İslam Devleti IŞİD'in, Musul Konsolosluğu'nda rehin aldığı 49 personeli serbest bırakma karşılığında, Türkiye'nin yurtdışındaki tek toprağı olan 928 yıllık Süleyman Şah Türbesi'ni istediği ve hükümetin de kabul ettiği öne sürüldü.
Taraf'tan Hüseyin Özay'ın haberinde yer alan iddiaya göre, Kuzey Irak ve Suriye'de gerçekleştirdiği kanlı eylemlerle tüm dünyanın tepkisini çeken IŞİD, Ankara'yı köşeye sıkıştırdı. Yaklaşık iki buçuk ay önce Türkiye'nin Musul Konsolosluğu'ndaki 49 personeli rehin alan IŞİD, bunların serbest bırakılması karşılığında 928 yıllık Süleyman Şah Türbesi'ndeki Türk askerlerinin çekilmesini istedi. IŞİD militanları ile çatışmak istemeyen Ankara ise çekilme teklifini değerlendirmeye aldı. Ancak çekilme konusunun kamuoyuna nasıl açıklanacağı konusunda formül aranıyor. Başbakan Erdoğan, Mart ayında yaptığı açıklamada, IŞİD'in Süleyman Şah Türbesi'ne saldırması halinde ''gereğinin yapılacağını'' ifade etmişti.
Taraf'ta yer alan habere göre Ankara'daki İŞİD pazarlığının perde arkası şöyle:
IŞİD'in yeni talebiyle 49 elçilik personelinin rehin alınmasıyla ilgili kriz farklı bir boyut kazandı. Daha önce, rehineler karşılığında Türkiye'den para, silah talebinde bulunan IŞİD, bu kez gözünü, Türkiye'nin kendi sınırları dışındaki tek toprağı olan, Suriye'deki Süleyman Şah Türbesi'ne dikti.
Üç hafta süre verildi
Taraf'ın hükümet kaynaklarından edindiği bilgiye göre, Suriye'de hakimiyet sahasını genişleten IŞİD, 49 rehinenin serbest bırakılması karşılığında Suriye'nin Halep kentine bağlı Karakozak Köyü sınırları içinde yer alan Süleyman Şah Türbesi'nin üç hafta içinde boşaltılmasını istedi. IŞİD, boşaltılmaması halinde türbeye saldırıda bulunabileceklerini de belirtti.
Genelkurmay'a talimat
IŞİD ile bir çatışmak istemeyen AKP Hükümeti, Süleyman Şah Türbesi'nin boşaltılmasına yeşil ışık yaktı. Hükümet bu konudaki kararını Genelkurmay Başkanlığı'na iletti. Ancak bu talimat, Genelkurmay'a IŞİD'in talebi olarak aktarılmadı. Hükümet, IŞİD'in Süleyman Şah Türbesi'ne olası saldırı ihtimaline karşılık, türbenin boşaltılması gerektiğini Karargah'a iletti. Genelkurmay da, hükümetten gelen talimat üzerine, çekilme için bir ön hazırlık yaptı. Ancak çekilme işlemi henüz başlamadı. Kamuoyuna da, olası bir çatışmanın önlenmesi için boşaltıldığı yönünde mesaj verilecek.
Osman Gazi'nin dedesi yatıyor
Ceberkalesi, Süleyman Şah Türbesi ve Süleyman Şah Saygı Karakolu'nun bulunduğu arazi, Türkiye'nin kendi sınırları dışında sahip olduğu tek toprak parçası. Sözkonusu bölge Halep'te yer alıyor. Türbede, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu ve ilk padişahı Osman Gazi'nin dedesi ve Ertuğrul Gazi'nin babası olan Süleyman Şah'ın ve iki askerinin mezarları bulunuyor. 20. Zırhlı Tugayı 3. Hudut Alay Komutanlığı Hudut Taburuna bağlı askerler tarafından korunan türbe, Ankara Antlaşması ve Lozan Antlaşması gereğince Caber Kalesi ve türbe müştemilatı ile beraber Türkiye toprağı olarak kabul edildi. Türkiye bugüne kadar toprağını bayrağını çekerek ve muhafız bulundurarak korudu. 13 Mart 2014'te türbenin bulunduğu bölge IŞİD'in kontrolüne geçti. 20 Mart 2014'te IŞİD, YouTube üzerinden yayımladığı bildiride üç gün içinde boşaltılmadığı taktirde türbeyi yerlebir edecekleri tehdidinde bulundu. TSK bölgeye araç ve bordo bereli asker gönderdi.
Erdoğan, ''Gereği yapılacak'' demişti
Recep Tayyip Erdoğan, 25 Mart 2014'te Süleyman Şah Türbesi'ne yönelik tehdit ile ilgili soruya şöyle cevap vermişti: ''Böyle bir yanlışlık olacak olursa gereği neyse yapılacaktır. Bu topraklar bizim toprağımızdır. Bu topraklarda yapılacak bir saldırı aynen Türkiye'ye yapılmış bir saldırıdır.'' Erdoğan'ın halefi olarak gösterilen Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ise konu hakkında şunları söylemişti: ''Herkes bilir. Suriye rejimi de, alandaki bütün gruplar da bilmelidirler ki; Türkiye topraklarına herhangi bir şekilde söz konusu olabilecek bir yanlış yaklaşım veya müdahale, cevabını, mukabelesini görür ve oradaki Mehmetçiklerimizin güvenliği, bizim için 75 milyon vatandaşımızın güvenliğidir. O bakımdan her türlü tedbir alınmıştır. Şu anda durum orada stabildir, yani bir hareketlilik görülmüyor.''
REF: ©DHA_ GAZETEPORT, www.gazeteport.com.tr, Güncelleme: 21.8.2014 10:23

2 Ağustos 2014 Cumartesi

ŞİÖ, BM, NATO, AB, ABD; KÜRESEL ADALET VE EVRENSEL BARIŞ

ŞİÖ içindeki son ABD üssü de kapandı
Kırgızistan'ın başkenti Bişkek'teki Manas Uluslararası Havaalanı içinde Aralık 2001'den bu yana faaliyette olan ABD askeri hava üssü düzenlenen bir törenle kapandı. Böylece, Şanghay İşbirliği Örgütü üyesi ülkelerde ABD üssü kalmamış oldu.
ABD askerleri Manas Üssü'nü terk ediyor, 8 Temmuz 2014
1996'da Şanghay Beşlisi olarak kurulan, 2001 yılında Şanghay İşbirliği Örgütü adını alan ve Özbekistan'ın da katılımıyla üye sayısı altıya çıkan örgüt, 2005 yılında ABD'ye Orta Asya'daki askeri varlığına son verme çağrısı yaptı. Bunun üzerine, Özbekistan'daki ABD askerleri ülkeyi terk etti.
ŞİÖ üyesi 6 ülke:
Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan, Rusya Federasyonu, Çin
Ağustos 2007'de ŞİÖ üyesi 6 ülke, Rusya'daki Ural Dağları'nda ortak eskeri tatbikat yaptı.
2009'da Tacikistan ülkesindeki ABD üssünü kapatma kararı aldı ancak kira anlaşması 11 Temmuz 2014 tarihine kadar uzatılmıştı. ABD'nin Kırgızistan'da 2005 yılında düzenlemiş olduğu Turuncu Devrim işe yaramadı. ABD, ŞİÖ bölgesinden kovuldu.
ŞİÖ Asil Üyeleri: (haritada yeşil)
Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan, Tacikistan, Rysya Federasyonu, Çin
ŞİÖ Gözlemci Üyeleri:  (haritada mavi)
Moğolistan, İran, Hindistan, Pakistan, Afganistan
Diyalog Ülkeleri: (haritada mor)
Beyaz Rusya (Belarus), Sri Lanka (Seylan), Türkiye Gözlemci üyelerin ve diyalog üyelerinin asil üye olabilmeleri için, eğer varsa ülkelerindeki yabancı askeri üsleri kapatmaları ve üye oldukları askeri paktlardan çıkmaları gerekiyor.
Şanghay İşbirliği Örgütü (ŞİÖ) temel ilkeleri
ŞİÖ toplantı salonu önünde üye ülkelerin bayrakları dalgalanıyor.
Dalgalanan bayraklar, gericilerin yüreklerine korku salıyor.
(Haziran 2012 Pekin) Soldan sağa:
Özbekistan, Tacikistan, Rusya, Kırgızistan, Çin, Kazakistan
ŞİÖ'ye üye olabilmek için tek bir kural var:
Bağımsız bir ülke olmak.
Yukarıda bayrakları yan yana dizili ŞİÖ üyesi 6 ülkeye hiçbir ülke emir ve talimat veremez.
ŞİÖ üyesi bu 6 ülkeden hiçbiri de diğer 5 üyeye emir ve talimat veremez.
ŞİÖ yönetimi de hiçbir üye ülkeye: "Şanghay kriterleri şunlardır, kanunlarını bunlara göre düzenle" diyemez.
"Anadilde eğitim hakkı verin, şunu yapın, bunu yapın" diyemez.
Çünkü tek bir Şanghay Kriteri vardır, o da her ülkenin tam bağımsız olmasıdır.
Her üye ülke, ülkesinde uygulayacağı rejimi kendisi seçer, kanunlarını kendisi yapar. Tam bağımsızdır.
ŞİÖ, tam bağımsız ülkelerin oluşturduğu bir birliktir.
Bu konuyu daha iyi kavramak için, Avrupa Birliği ile ŞİÖ'nün karşılaştırılması gerekir.
Avrupa Birliği'nin üye ülkeleri nasıl bağımlı hale getirdiği, ŞİÖ'nün ise tam tersine tam bağımsız hale getirdiği, bu karşılaştırmadan anlaşılır.
AB üyesi bir ülke bağımsızlığını şu veya bu oranda kaybederken,
ŞİÖ üyesi ülke tam bağımsızlığını daha da pekiştirir.
***
AVRUPA BİRLİĞİ
1. AVRUPA BİRLİĞİ, BİR DEVLETTİR
Avrupa Birliği ( AB ), devletlerin bir araya gelerek meydana getirdikleri herhangi bir birlik değildir. AB, bir devlet projesidir.
"Amerika Birleşik Devletleri" benzeri bir projedir.
Yani "Avrupa Birleşik Devletleri" oluşturulmak amaçlanmaktadır.
2. AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ BENZERİ
Eskiden Kuzey Amerika'da elliye yakın devlet vardı.: Teksas, Vaşington, Alabama, New Jersey, Oklahoma, Columbia vesaire.
Bunlar tek bir devlette birleşerek egemenliklerini Vaşington D.C.'ye verdiler.
Artık hiçbirinin kendine ait bir ordusu yok.
Hatta şimdi bu devletlere artık "eyalet" deniyor.
Mesela Vaşington D.C. Irak'a saldırı kararı aldı. Bu karar, bütün eyaletleri (eski devletleri) kapsar. Teksas veya Alabama çıkıp da: "Ben bu savaşa katılmak istemiyorum" diyemez.
Veya Misisipi eyaleti, tek başına Meksika ile bir ticaret anlaşması yapamaz.
ABD'yi oluşturan eyaletler (devletler), ABD'den ayrılamazlar.
3. ÜYE DEVLETLER EGEMENLİKLERİNİ BRÜKSEL'E DEVREDER
İşte AB, ABD'ye benzer (tam aynı değil, ayrılık noktaları başka bir yazı konusu olabilir) bir projedir. Avrupa Birliği'ne üye ülkeler, zaman içinde, egemenliklerini kademeli olarak Brüksel'e teslim edeceklerdir. "Bu adamın resmi niye her yerde asılı", "Kemalizm'in modası geçti", "Atatürk olsaydı AB'ye girmek istemezdi" gibi söylemler, "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" diyen Atatürkçü söylemin  yerine "Artık bağımsız devlet modası geçti, şimdi karşılıklı bağımlılık var", "Egemenlik zamanla Brüksel'e devredilir" diyen işbirlikçi söylemin geçirilmesinin ön elenseleridir. Atatürk ilke ve devrimleri tamamen tepelenmeden AB'ye girmek mümkün değildir.
4. ORTAK PARLAMENTO, BAŞKENT, BAYRAK, PARA, MARŞ
AB Devleti'nin bir parlamentosu, bayrağı, parası ve marşı vardır.
Başkent: Brüksel
Para: Avro  (İngiltere henüz katılmadı)
Bayrak: Mavi zemin üzerine İsa'nın 12 havarisini simgeleyen 12 yıldız
Marş: Beytofın'ın 9. Senfonisi
5. ORDU
AB ordusu henüz kurulma aşamasındadır. Bu ordu esas itibariyle kurulduğu zaman, AB devleti de olgunlaşmış olacaktır. Üye devletlerin orduları AB Ordusu komutanlığı'na bağlanacaktır. Türkiye'ye "ordunun sesini kes, ordu sivil yönetime tabi olsun" anlamındaki talimatlar, bu amaca yöneliktir. Türk ordusunun iradesi kırılacak ki, ilerde AB Ordu Komutanlığı'nın emirlerini kayıtsız şartsız yerine getirsin.
6. SAVAŞ
Brüksel örneğin Suriye'ye savaş açarsa, AB ordusunun bir kolu olan Türk Ordusu (tabii artık ona ne kadar Türk Ordusu demek caiz olur, bilemiyorum) Suriye'ye, AB Genelkurmayı'nın verdiği talimatlar dairesinde saldırmak zorundadır.
7. KANUNLAR
Avrupa Birliği ülkeleri, kanunlarını Kopenhag ve Maastriht Kriterleri denen kurallara uygun hale getirmek zorundadırlar. Üye devletler, kafalarına estiği gibi kanun çıkaramazlar.
8. YÖNETİM ŞEKLİ
Üye devletler, "hür demokratik rejim" denen ve içeriği Brüksel tarafından tarif edilen bir rejimle yönetilmek zorundadır. Brüksel, bu rejimin içeriğini istediği gibi yorumlayabilir, ama üye devletler istedikleri gibi yorumlayamazlar.
Mesela Avusturya'da Haider adlı kişinin başkanı olduğu parti koalisyon hükümeti kurunca, Haider'in ve partisinin faşist olup AB'ye uygun olmadığına karar veren Brüksel, Avusturya'ya baskı yaparak derhal hükümeti düşürür ve yerine Brüksel'in beğendiği bir hükümet kurulur. (Bizim hükümetin Konya Valisi'ni değiştirmesi veya Konya belediye Meclisi'ne fesh etmesi gibi) Türkiye, Türk kanunlarına aykırı hareket ettiği savıyla AKP aleyhine kapatma davası açarsa, AKP hükümetinin AB'ye uygun olduğuna karar veren Brüksel, Türkiye henüz üye olmayıp aday olduğu halde, bu davaya karşı çıkar. Bir de üye olduğumuzu düşünün. Vay halimize. Dava bile açamayız AKP hakkında.
Veya İşçi Partisi hükümeti kuracak olsa Brüksel derhal müdahale ederek hükümeti düşürür. Çünkü AB üyesi bir ülkede, AB'den çıkmak isteyen bir hükümet kurulmasına izin verilemez. Çünkü AB'den çıkmak yasaktır. AB karşıtı parti ve örgütler çete kurmak suçuyla yargılanırlar. Yani, devletler egemenliklerini Brüksel'e devrederler.
Zaten birleşik bir devlet olmanın kuralı da budur. ABD örneğinde olduğu gibi…
9. GÜMRÜKLER VE TİCARET
Aynen ABD örneğinde olduğu gibi, devletler arasında sınırlar kaldırılacak, insan ve mal - para dolaşımı serbest olacaktır.
Avrupa Birliği üyesi ülkeler, Avrupa Birliği üyesi olmayan ülkelerle, ancak Brüksel'in yaptığı anlaşmalar zemininde ticaret yapabilirler.
Mesela, Türkiye,  KKTC ile serbest ticaret anlaşması imzalayamaz, KKTC mallarını diğer ülkelere pazarlayamaz.
Niçin? Çünkü AB, KKTC'yi tanımamaktadır.
Mesela Azerbaycan ile, AB-Azerbaycan anlaşmaları çerçevesinde ticaret yapabiliriz.
Azerbaycan ile AB haricinde ayrı bir özel ticaret anlaşması, gümrük indirimi anlaşması vs. yapamayız.
Diğer Türk ve Müslüman ülkelerle de aynı şekilde kısıtlamaya tabiyiz.
10. TÜRKİYE CUMHURİYETİ'Nİ AVRUPA BİRLİĞİ'NE ALMAYACAKLAR
Yukardaki açıklamalara bakıp da içinize karabasanlar çöreklenmesin.
Çünkü, AB, Türkiye Cumhuriyeti'ni AB üyesi yapmayacak
11. AMA BAZI PARÇALAR AB'YE GİREBİLİR.
Avrupa Birliği, Türkiye'nin üyelik sürecini, Türkiye'yi bölmek için bir alet olarak kullanmaktadır. "AB'ye üye olacaksınız, dolayısıyla sizi denetlemek hakkımız" bahanesi ile AB kodamanları Ankara'ya uğramadan Diyarbakır'a geçmektedirler.
 "Türkiye Cumhuriyeti'ni AB üyesi yapmayacaklar" demek, "Türkiye'nin hiçbir parçasını AB'ye almayacaklar" demek değildir. Türkiye 6 parçaya bölününce, bunlardan en lezzetli olanları mesela Trakya Cumhuriyeti, Konstantinapolis Ekümenik Patrikliği Devleti, Ege Cumhuriyeti, Pamfilya Cumhuriyeti AB'ye alınabilir.
Güneydoğu Anadolu, Kuzey Irak ile birleşip Büyük Kürdistan oluşturulur. Kars ve Erzurum Ermenistan'a verilir. Ermenistan AB'ye girince Kars ve Erzurum da girmiş olur.
Bundan başka bir şekilde AB'ye girmemiz mümkün değildir.
Çünkü, AB'yi oluşturan çekirdek emperyalist ülkeler, ancak hazmedebilecekleri kadar büyük bir ülkeyi kabul ederler. AB büyükbaşlarının "Hazmetme kapasitemize bağlı" sözlerinin anlamı budur. Geçenlerde İngiltere'de bir bakanın "Türkiye için Yugoslavya formülünü düşünüyoruz" sözleri, Türkiye'yi 6 parçaya bölme planının açık bir itirafıdır.
İkinci olarak, AB güçlü bir Türk Ordusu istemez. Onun için Türk Ordusu yenilecek, yani Türkiye'nin parçalanmasına engel olamayacak, itibarını kaybedecek, ordunun kendisi de parçalanacak ve ancak bu suretle Trakya Ordusu, Ege Ordusu, Pamfilya Ordusu olarak AB Genelkurmayı'nın emri altına girecektir. Ergenekon, Balyoz tertipleri bunun için yapılmaktadır. Bu anlattıklarıma bakıp da içinize karabasanlar çöreklenmesin.
Çünkü başaramayacaklar. Kemalist Türkiye Cumhuriyeti ilelebed tek parça olarak ve KKTC ile de bütünleşerek varlığını sürdürecektir.
Milli Hükümet, AB aday üyelik başvurumuzu geri çekecek; Türkiye Gümrük Birliği'nden çıkacak; AB Aday Üyelik Protokolü, Katılım Ortaklığı Belgesi, Müzakere Çerçeve Belgesi gibi Yeni Sevr anlaşmaları fesh edilecektir. (Milli Hükümet Programı Madde 3)
ŞANGHAY İŞBİRLİĞİ ÖRGÜTÜ (ŞİÖ)
1. ŞİÖ bir devlet değildir.
2. Üye ülkeler egemenliklerini Şanghay'a devretmezler
3. Ortak Parlamento, başkent, bayrak, para, marş da haliyle yoktur
4. ŞİÖ nün temel ilkeleri şunlardır:
4A -Bağımsızlık :
Üye her ülke bağımsızdır, egemenliklerinin bir kısmını veya tamamını bu örgüte devretme gibi bir zorunlulukları yoktur.
4B -Birbirinin iç işlerine karışmama:
Üye ülkeler birbirlerinin iç işlerine karışmazlar. 
Her ülke kendi yönetim şeklini, kanun ve nizamnamelerini tamamen kendi isteğine göre kabul eder. Bu örgüte üye ülkelerden biri sosyalist iken diğeri çok partili parlamenter sistemi, diğeri tek adam diktatörlüğünü, bir diğeri ise şeriatla yönetilmeyi seçebilir.
(Örgüte gözlemci olarak katılması kabul edilen ve geçenlerde tam üyelik başvurusu yapan İran'a hiçbir ŞİÖ üyesi ülke şeriatçı rejiminden dolayı karşı çıkmamaktadır. Ülkesinde şeriatçı ayaklanmayı kanla bastıran Özbekistan bile İran'ın üyelik başvurusunu desteklemiştir. Şeriatçı ayaklanma sırasında İran şeriatçıları değil, laik Özbek yönetimini desteklemiş ve bu tutumu ile üye ülkelerin iç işlerine karışmayacağını gösterdiğinden dolayı ŞİÖ ye gözlemci üye olarak kabul edilmiştir.)
Hiçbir üye ülkenin diğer üye ülkenin rejimini beğenmeme ve değiştirmeye kalkışma veya onun rejimi hakkında üst perdeden tavsiyelerde bulunma hakkı yoktur.
Hiçbir üye ülke diğer üye ülkeye "Askerlerini Kıbrıs'tan çek, 301. maddeyi kaldır, Ermeni soykırımını kabul et, şu kanununu şu şekilde düzelt" gibi baskılarda bulunamaz.
4C -Karşılıklı yarar :
Her ülke kendisi için yararlı olacak dış ticaret rejimini uygular.
Hiçbir üye ülke diğer üye ülkeye "Gümrüklerini indir, benden şu malı almak zorundasın, döviz rezervi olarak şu para birimini kullan" ve benzeri baskılarda bulunamaz.
4D -Teröre karşı işbirliği:
Her üye ülke, terör tehlikesine karşı diğer üye ülkelerden yardım isteyebilir (veya istemeyebilir). Herhangi bir devlette çıkan bir isyan dolayısıyla, o devlet yardım talep ettiğinde bu talebi karşılamak üzere deney sahibi olmak için ortak askeri tatbikat yapılmaktadır. Ancak üye ülke istemezse, müdahale edilmez.
Örneğin, Özbekistan şeriatçı ayaklanmayı kendi kuvvetleri ile bastırmış ve örgütten yardım istememiştir. Kırgızistan, isyanı bastıramadığı halde örgütten yardım talep etmemiş, isyancılar Kırgız hükümetini devirmiştir. Yeni Kırgız hükümeti istese idi ŞİÖ den çıkabilirdi, fakat çıkmadı.
5. Üye ülkeler istediklerinde ŞİÖ'den ayrılabilirler
İsteyen ülke örgütten hemen çıkabilir. Fakat AB'den çıkmak mümkün değildir. Örneğin bugün nasıl Teksas ABD'den ayrılma hakkına sahip değilse, ilerde AB üyesi ülkeler de aynı duruma düşecektir.
6. Gümrükler ve ticaret
Ayrıca, ŞİÖ üyesi her ülke, başka ülkelerle değişik türde birlikler (ticari birlik, askeri birlik, gümrük birliği vs. gibi) kurma hakkına sahiptir.
AB'de ve ABD'de ise böyle bir hak yoktur. Çünkü AB ve ABD birer devlettir, ŞİÖ ise bir devlet değildir. Örneğin geçen sene Kazakistan Meclisinde Orta Asya Türk Cumhuriyetleri Birliği kurulması teklifi öne sürülmüştür. Bu gerçekleşirse, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan aralarında birlik kuracaklardır.
Türkmenistan da "hiçbir birliğe katılmama" kararından dönerse bu birliğe katılabilir. Bu birlik, bu ülkelerin ŞİÖ üyeliği ile ters düşmez.
Aynı şekilde Rusya da Kazakistan ve Beyaz Rusya ile başka bir birlik kurmuş, bundan başka Rusya eski Sovyet Cumhuriyetleri ile Bağımsız Devletler Topluluğu isimli bir örgüt kurmuş, Çin ise ASEAN vs gibi örgütlere üyedir.
Dolayısıyla, "Türk Cumhuriyetleri Birliği" de ŞİÖ üyeliği ile çelişmez.
7. Türk Birliği için ŞİÖ'nün önemi
Türk dünyası Şanghay İşbirliği Örgütü içinde büyük ölçüde birleşmiştir.
Bu örgüte üye ülkeler Rusya, Çin, Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan ve Tacikistan'dır.
Kazakistan, Özbekistan, Kırgızistan Türk ülkeleridir.
Çin'de Uygur Türkleri var.
Rusya'da Tatarlar, Yakutlar, Altay Türkleri vs... var.
İran gözlemci olarak son toplantıya katılmış olup, geçenlerde tam üyelik başvurusu yapmıştır. İran'ın nüfusunun yarısı Türk’tür.
Afganistan'ın kuzeyinde Özbekler var.
Dışarıda Türkiye, Azerbaycan ve Türkmenistan kalmıştır.
Türkiye'nin örgüte üye olması, Azerbaycan ve Türkmenistan'ı peşinden sürükler.
Böylece dünya Türk nüfusunun %99 undan fazlası aynı örgütte bir araya gelmiş olur.
Türk ülkeleri arasında ekonomik ilişkiler gelişir. Böylece sosyal ilişkilerin gelişmesine kapı açılmış olur.
Bu, olabilir, gerçekleşebilir bir yoldur. Nesnel olarak önümüzde durmaktadır.
Programdaki diğer bir madde de, Türkiye-Azerbaycan-İran-Suriye arasında kurulacak bir bölgesel ittifaktır. Bu sayede Suriye'de yaşayan Türkler de birlik içine alınmış olacaktır. Irak'taki Türklerle birleşme sorunu, Amerika'nın Irak'tan çekilmesi ile gerçekleşebilecektir.
Programın diğer bir maddesi, Türkiye ile KKTC'nin adım adım bütünleşmeye gitmesidir.
Günümüz şartlarında başka bir yolun olabilirliği görülmemektedir. Kıbrıs Türkleri ile Rumların bir arada yaşamaları için şartlar uygun değildir.