30 Eylül 2014 Salı

LÂNETLİ MUHALEFET SÖYLESİN!.. BUNLAR NEYİN NESİ? NEYİN BELGESİ?...

SK (yüksek seçim kurulu) Türk tarihine karşı sorumludur
   Ümit Yalım
CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal da Yüksek Seçim Kuruluna Başvurarak Tayyip Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığına itiraz etti. 09 Temmuz 2014 tarihinde Yüksek Seçim Kurulu’na Özel Kalem Müdürü vasıtasıyla 5 sayfalık bir dilekçe gönderdim. Dilekçenin ekine, Erdoğan ve Demirtaş’ın icraatlarının belgelerini koydum. Dilekçenin sonunda da,  “Yüksek Seçim Kurulu’nun değerli üyeleri, Erdoğan ve Demirtaş’ın Cumhurbaşkanlığı adaylığını çok iyi değerlendirmeli ve verecekleri karar ile Türkiye’nin geleceğini tehlikeye atmamalıdır.”  açıklamasını yaptım. Ancak Yüksek Seçim Kurulu, MHP ve CHP’nin itirazlarına ve benim göndermiş olduğum dilekçeye rağmen Erdoğan ve Demirtaş’ın adaylıklarını onayladı ve 11 Temmuz 2014 tarihinde yayımlanan Resmi Gazetede Erdoğan ve Demirtaş’ın adaylıkları kesinleşti. YSK’ya gönderdiğim dilekçe ekindeki belgeler aşağıya çıkarılmıştır.
YÜKSEK SEÇİM KURULU’NA VERİLEN DİLEKÇEYE EK-A, ERDOĞAN’IN İCRAATLARI İLE İLGİLİ BELGELER
1. 2004 Yılından bugüne kadar tam 10 yıldır Türkiye Cumhuriyeti’ne ait 16 ada ve 1 kayalık Yunanistan’ın işgali altındadır. İzmir Aydın ve Muğla illeri, birisi Türk diğeri Yunanlı olmak üzere, iki vali ve iki belediye başkanı tarafından yönetilmektedir.  Vatan topraklarında Yunan askerleri dolaşmaktadır.

2.Vatan topraklarının işgal edildiği, adalarda Yunan askerinin bulunduğu ve Yunan bayrağının dalgalandığı, 18 Mayıs 2011 tarihinde Ümit YALIM tarafından belgelenmiştir.

3. Adaların Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olduğu İngiliz ve Amerikan haritalarında açıkça gösterilmektedir.

 4. MHP ve CHP Milletvekillerinin verdiği soru önergeleri üzerine, adaların Yunanistan tarafından işgal edildiği AKP Hükümeti tarafından kabul edilmiştir.

5. Türkiye Cumhuriyeti’ne ait olan Bulamaç Adası’nda suç işleyen Türk vatandaşını, Türk Milleti adına Yunan mahkemesi yargılamıştır. AKP Hükümeti, alenen verdiği adalardaki yargılama yetkisini de Yunanistan’a devretmiştir.

6. Yunanistan işgal ettiği Türk topraklarında vergi topluyor.
7. Soma’da 301 madencimiz bir avuç kömür için hayatını kaybederken, Yunanistan işgal ettiği Sakarcılar Adası’ndaki madenlerimizi yağmalıyor. AKP Hükümeti milli kaynaklarımızın Yunanistan tarafından yağmalanmasına sessiz kalıyor.


8. Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümetleri tam 10 yıldır işgalin önlenmesi için Türk Silahlı Kuvvetleri’ne Hükümet Direktifi vermediği gibi adaların boşaltılması için Yunanistan’a bir tek nota bile vermemiştir. Yani vatan toprakları alenen Yunanistan’a verilmiştir. İşgal edilen 16 Türk adası ve 1 kayalıktaki Yasama, Yürütme, Yargı, Vergi Toplama, Madenlerin kullanılması, Asker Bulundurma, ve Bayrak yetkisi Yunanistan’a devredilmiştir. Anayasa’nın 3.maddesi fiilen değiştirilmiş, Türkiye Cumhuriyeti, Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümetleri döneminde ilk defa toprak kaybı yaşayarak batıdan bölünmüştür. Tayyip Erdoğan Türk Ceza Kanunu’nun 302. maddesinden sorumludur.
 9. Tayyip Erdoğan, yapmış olduğu bir konuşmada “Ülkemizde ikinci bir bayrak dalgalandırmak isteyenler ihanet içindedir” açıklamasını yaptı. Erdoğan bizzat kendisini tarif ediyor. Çünkü ülkemiz topraklarında tam 10 yıldır Yunan bayrağı dalgalanıyor ve tam 10 yıldır Yunan askerleri dolaşıyor.
YÜKSEK SEÇİM KURULU’NA VERİLEN DİLEKÇEYE EK-A, DEMİRTAŞ’IN İCRAATI İLE İLGİLİ BELGELER
HDP’nin Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş’ın Kandil Dağı’nda eli kanlı PKK’lı teröristler ile çektirdiği fotoğraf. Demirtaş için başka bir şey söylemeye gerek var mı ? Teröristler ile fotoğraf çektiren Demirtaş Cumhurbaşkanlığına nasıl aday olur ?
Yüksek Seçim Kurulu’nun, Erdoğan ve Demirtaş’ın  Cumhurbaşkanı adaylıkları ile ilgili olarak verdiği karar sonrasında, Türkiye’nin iç savaşa gitmesi, zaten batıdan bölünen Türkiye’nin bir de doğu ve güneydoğudan bölünmesi ve topraklarımızda Yunan bayrağına ilave olarak bir de İsrail bayrağının dalgalanması halinde, kararı verenlerin, sadece vicdanen değil aynı zamanda Türk tarihine karşı da sorumlu olacağı kaçınılmazdır…
Prof. Dr. Yusuf HALACOĞLU, TBMM Kayseri Milletvekili
Bir önceki dönem Türk Tarih Kurumu Başkanı

8 Eylül 2014 Pazartesi

Batı Medyasının Yeni Manipülasyonu; Prof. Dr. Ata ATUN

Batı Medyasının Yeni Manipülasyonu 
Prof. Dr. Ata ATUN
Yirminci yüzyılın son çeyreğine değin "Medya"yı en iyi kullanan kişi bence Hitler'in propaganda bakanı Goebbels'di. Sonrasında bayrağı batı basını devraldı ve halen daha sıkı sıkıya elinde tutuyor.
Batı basını bütün dünyayı elinde fırıldak gibi oynatıyor, istediği mesajı da istediği şekilde verip olayları kendi çıkarları doğrultusunda manipüle ediyor. Kolayca haksız olanı haklı, hakkı yeneni de haksız, daha beteri canavar gibi dünyaya takdim edebiliyor.
Basının bu gücünü fark ettiğimde daha 10'lu yaşların ilk çeyreğindeydim. Kıbrıs'ta Rumlar hem biz Kıbrıslı Türkleri acımasızca öldürüyor, hem köylerimizi, evlerimizi yakıp yıkıyor, taşınır-taşınmaz mallarımıza, hayvanlarımıza, zahiremize el koyuyordu. Ben o dönem basında, özellikle de Avrupa basınında, sadece, dükkânlarda İngilizlerin evlerinden sarma kağıdı niyeti ile toplanarak bir kenara yığılmış veya yolda belde yerlere atılmış günü geçmiş İngilizce gazeteleri okuyabiliyordum, Türklerin Kıbrıs'ta isyan ettiği ve Makarios güçlerinin silahlı müdahalede bulunmak zorunda kaldığı haberleri çıkıyordu gazetelerde.
Çok şaşırıyordum, bu doğru olmayan, tek bir merkezden çıkmış, gerçeklerin ters yüz edilip  saptırıldığı, Rumların çıkarları doğrultusunda olayların değiştirilerek, dünyaya Reuters, BBC, Ajans Press gibi ünlü haber merkezleri tarafından bilinçli olarak yayılan taraflı haberleri okuduğumda.
Mutlu Barış Harekâtından sonra ilan edilen Kıbrıs Türk Federe Devletinin Kurucu Meclisinin hazırladığı ve halkımız tarafından oylanan ilk anayasasından sonra gerçekleştirilen Milletvekili seçimlerinde Mağusa bölgesinden UBP milletvekili seçilerek Meclise girdikten sonra Hanya'yı Konya'yı çok daha iyi anladım.
Basının ve medyanın gücü ne demekmiş, halk üzerindeki etkisi ne kadarmış, olaylar nasıl manipüle edilirmiş, basında tekel ne demekmiş ve neye yararmış, gerçekten çok iyi gözlemledim ve çok iyi anladım.
Adına "Barış Gazeteciliği" denilen eğitimlere katıldıktan sonra artık bende, amiyane tabirle "Jeton düştü."  İlk yaptığım iş dünyanın başına bela olarak tanıtılan ve terörist devlet olarak ilan edilen "Kuzey Kore" hakkında basında okuduklarımı, özellikle de batı basınında okuduklarımı bir kenara itip, "Kuzey Kore"yi hakkındaki gerçek ve manipüle edilmemiş bilgileri bulmak ve okumak oldu. Tahmin ettiğim gibi de karşımda farklı bir tablo ve bu tablonun içinde de farklı bir resim gördüm. Söylenenler ve yazılanlarla ilgisi olmayan doğrulara ulaştım.
Şimdi de hedefimde Ukrayna var
Ukrayna'da yaşananlarla ilgili olarak sadece tek taraflı yayın yaptığını düşündüğüm Batı basının yazdıklarını okumuyorum, ilaveten Rus basınını da okuyorum, Ukrayna basınını da... Çin'in Ukrayna konusunda ne dediğini ve Çin basınında Ukrayna ile ilgili olarak nelerin yer aldığını da araştırıyorum.
Ukrayna 2010 yılında Rusya ile yaptığı Kharkiv Anlaşmaları ile Rus doğalgazına karşılık toprakları içinde  Rus deniz üssü kurulmasını kabul ederken, AB'ye ve NATO’ya üyelik için başvurmayacağını kabul etmişti. Bu anlaşmaya göre Ukrayna AB ile üyelik dışında her türlü işbirliğine açık olacak, NATO ve AB ile “yapıcı işbirliği” izleyebilecek, fakat üyelik çabalarına girişmeyecekti.
Şimdi de batı basını ağız birliği etmişçesine, ülkenin doğusunun ve güneyinin Rusya tarafından işgal edildiğini yazmakta ama bu insanlarının ana dillerinin Rusça ve kültürlerinin, tarihlerinin, edebiyatlarının, geleneklerinin ve dini inançlarının Ruslarla tamamen aynı olduğundan hiç bahsetmemekte... Dolayısıyla Batı basınında çıkan haberleri okuyanlar sanki de Rusya'nın bölgeye çok uzaklardan geldiği izlenimine kapılıyorlar.
Ata ATUN
e-mail: ata.atun@atun.com  veya  ata@kk.tc
http://www.twitter.com/ataatun
http://www.ataatun.org 
Facebook: Ata Atun
8 Eylül 2014