III. ULUSLARARASI “TÜRK
DÜNYASI BİLİM KÜLTÜR ŞÖLENİ”,
14 – 15 EYLÜL 2013,
AFYONKARAHİSAR
A.DAVET
"Türk Dünyası Şöleni'ne herkesi
bekliyoruz"
Türk Dünyası, geleneksel "Türk Dünyası Bilim Kültür
Şöleni" etkinlikleriyle yine Afyon'da buluşuyor.
Hasan Korkmazcan (Türk Parlâmenterler Birliği Onursal
Başkanı ve 14.15.19.20. Dönem Denizli Milletvekili), Prof. Dr. Mustafa Kafalı,
Prof. Dr. Sevgi Kafalı, Pof. Dr. Hanım Halilova (Ebulfeyz Elçibey'in
Danışmanı), Julıia David (Ressam-Macaristan), Issak Balazs (Sekel Konsey
Başkanı), Csiki Sandor (Sekel Konsey Başkanı), Işık Ahmet (Dostluk, Eşitlik,
Barış Partisi Onursal Bşk.), Özcan Pehlivanoğlu (Rumeli Balkan Türkleri
Federasyonu Başkanı), İsmail Cengiz (Doğu Türkistan'ın Sürgündeki Başbakanı),
Abdullah Buksur (Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği kurucu Başkanı, İHAF genel
sekreteri), Arif Bütüç (Kosova – Mamuşa Belediye Başkanı), Mahmut Kasapoğlu
(Irak Türkmenleri Kültür ve Yardımlaşma Der. Ankara Şube Başkanı), Güllü
Karanfil (Gagavuz Türkü), Abdülhaluk Çay (Dış Türklerden Sorumlu Eski
Devlet Bakanı), Prof. Dr. İlber Ortaylı (Topkapı Sarayı Genel Müdürü ), Sadi
Somuncuoğlu (Eski Devlet Bakanı), Aykut Edibali (Şeyh Edabali'nin torunu – Millet
Partisi Genel Başkanı), Prof. Dr. Batur Norboy (Kazakistan
Özbek Üniversitesi Pedagoji Bölümü eski Dekanı
) katılacaktır. Panelde bilim ve sanat insanları Türk Dünyası'nın dünü ve
bugünü konusundaki görüş ve düşüncelerini anlatan konuşmalar yapacaklar. Bu
önemli bilim ve sanat insanlarının katılacağı panelimize tüm hemşerilerimizi bekliyoruz"
şeklinde değerlendirmede bulundu.
Etkinliğe katılım ve katkıda bulunmak isteyen herkesi
beklediklerini ifade eden Altıntaş, "Şölenimizin düzenleneceği Pazar günü
sabah saatlerinden itibaren Anıt Park önünden şölen alanına servisler
kaldırılacaktır. Ayrıca ilimizde bulunan sivil toplum kuruluşlarından da destek
bekliyoruz. Bu önemli etkinlik ilimize ve Türk Dünyası'na hayırlı olsun"
dedi.
10 Eylül 2013, Salı
*
B.HABER
Afyonkarahisar'da Türk Dünyası Bilim
Kültür Şöleni
Afyonkarahisar'da bu yıl 3'ncüsü düzenlenen Türk Dünyası
Bilim Kültür Şöleni, 6 Türk Cumhuriyeti ve 41 kentten Yörük, Türkmen ve Türk
boyları temsilcilerinin katılımıyla yapıldı.
Afyonkarahisar'da bu yıl 3'ncüsü düzenlenen Türk Dünyası
Bilim Kültür Şöleni, 6 Türk Cumhuriyeti ve 41 kentten Yörük, Türkmen ve Türk
boyları temsilcilerinin katılımıyla yapıldı. Farklı kültürlerin birbirinden
güzel renklerinin bir araya geldiği şölende sergilenen halk oyunları
gösterileri beğenildi.
Afyonkarahisar 26 Ağustos Tabiat Parkı'nda gerçekleştirilen
şölene yüzlerce kişi katıldı. Afyonkarahisar Oğuzboyu Yörükler Türkmenler
Derneği organizasyonunda yapılan şölene Kırım, Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve
Kerkük gibi bölgelerden halk oyunları ekipleri ve sanatçılar katıldı.
Misafirlerin kurulan geleneksel kıl çadırlarında ağırlandığı şölende genç,
yaşlı ve kadın, erkek bütün katılımcılar çalınan müzikler eşliğinde kendi
yörelerine ve kültürlerine ait oyunları oynayarak gönüllerince eğlendi.
Şölenle ilgili bir açıklama:
Şölenle ilgili bir açıklama yapan Afyonkarahisar Oğuzboyu Yörükler
Türkmenler Derneği Başkanı Şakir Altıntaş, şöleni yapmalarında amacın,
Türk tarihinde en az Çanakkale kadar önemli bir yere sahip olan Afyonkarahisar'ın
tanıtımına destek sağlamak olduğunu kaydetti.
Altıntaş, Afyon'un Cumhuriyet'in kazanıldığı topraklar
olduğunu belirterek şöyle konuştu: "Bu yüzden Türk Dünyası Bilim ve Kültür
Şölenini burada kutlamaya karar verdik. Bunu yurt dışındaki Türk
Cumhuriyetlerine de söyledik, onlarda olumlu karşıladılar ve bu şöleni böylece
düzenlemiş olduk. Şuan burada 6 Türk Cumhuriyeti'nin sanatçısı ve halk oyunları
ekipleri var. Türkiye'den de 41 kentten katılım var."
Gerçekleştirilen şölenin bir gün süreceği ve bugün akşam
saatlerinde sona ereceği kaydedildi. Şenliğe ayrıca Millet Partisi Genel
Başkanı Aykut Edibali de katıldı. – 15 Eylül 2013,
AFYONKARAHİSAR
*
C.SONUÇ BİLDİRİSİ
Türk’e ihanet eden bedelini ödeyecek!
Afyonkarahisar’da çok sayıda vatansever aydının katılımıyla
düzenlenen Türk Dünyası Kurultayı’nın sonuç bildirgesinde, “Türkiye
Cumhuriyeti’ne savaş kaybetmiş bir devlet, Türk milletine de kayıtsız şartsız
teslim olmuş bir millet muamelesi yapılamaz. Bu z
Türk Dünyası Kurultayı’nın Afyonkarahisar’da
gerçekleştirdiği iki günlük toplantının ardından hazırlanan sonuç
bildirgesinde, “Türkiye Cumhuriyeti’ne savaş kaybetmiş bir devlet, Türk
Milleti’ne kayıtsız şartsız teslim olmuş bir millet muamelesi yapılamaz. Bu
zihniyette olanlara ihanetlerinin bedeli mutlaka
ödettirilecektir” denildi.
Bildirgede şu hususlara dikkat çekildi:
Çıkarcı cepheler
* “Türk Dünyası geçen yüzyılda insanlık dramları arasında iki mutluluğu da yaşamıştır. Birincisi, 1920’lerde bütün mazlum dünyaya bağımsızlık ateşi yakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığındaki Büyük Zafer’dir. İkincisi, 1990’larda Batı Türkistan Türkleri’nin bağımsızlıklarına kavuşarak yeniden tarih sahnesine çıkmasıdır. BöyleceTürkler, binlerce yıldır anıtlar, yazıtlar ve şaheserlerle üç okyanus arasında yazdıkları destanlara ve yüksek medeniyete yenilerini eklemek sorumluluğunu tekrar yüklenmiştir. Türk Dünyası değerler dünyasıdır. Yaşadıklarını ve yaptıklarını değerlere dayalı olarak yaşayan ve yapanların adıdır Türk Milleti. Günümüzde sömürgeci açgözlülüğünün çıkarcı cephesi ile değerlere dayalı insanlığın mücadelesi, dünyanın ve insanlığın geleceğini tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Bu mücadelede Türk Dünyası’nın safı bellidir. Yalnız gurur duyulacak işler yapmaya adanmış ve tarih boyunca yaptıklarıyla insanlık onurunu yükseltmiş bir milletin mensupları, bağlandıkları değerleri ve fazilet kurallarını kurumlaştırarak gelecek yolculuğuna devam edecektir. Bu küresel yolculuğun son haritası iki büyük Türk tarafından çizilmiştir: Gaspıralı İsmail ve Atatürk: “Dilde, fikirde, işte birlik” ve “Yurtta sulh, cihanda sulh.”
Bütünlüğümüze saldırı
* Türkiye Cumhuriyeti ikinci dünya savaşından sonra dünya Türklüğüne yapılan saldırıların hedefi olmuştur. Önce EOKA ile Kıbrıs Türklüğü, ASALA ile Türk temsilcilikleri, son olarak PKK ile ülke ve millet bütünlüğümüz saldırıya uğramıştır. Sömürgeciliğin kirli emellerine maşa olan bu insanlık dışı terör çeteleri günümüzde de Türk Milleti’nin insanlığa sunduğu değerlere saldırılarını sürdürmektedir. Sömürgeciler ve uzantıları zaman zaman yılgınlığa düşmüş, ihanet bağımlısı yapılmış, aidiyet krizine tutulmuş kişi ve kurumların işbirliğinden yararlanmaktadır. Bunların oluşturduğu koalisyonlar Türk Dünyası’na ve Türkiye Cumhuriyeti’ne de kayıplar verdirmektedir. Kurultayımız açıkça ilan etmektedir ki, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını, Türkiye Cumhuriyeti anayasasını ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin milli-üniter yapısını bozacak her türlü uygulama yok hükmündedir. Türk Milleti hukuk dışı yollarla yürütülen süreçlerin hesabını sormaya, kayıpları tazmin ettirmeye ve sorumluların ihanetini ödetmeye her zaman muktedir olmuştur ve gelecekte de olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’ne savaş kaybetmiş bir devlet, Türk Milleti’ne kayıtsız şartsız teslim olmuş bir millet muamelesi yapılamaz. Bu zihniyette olanlara ihanetlerinin bedeli mutlaka ödettirilecektir.
* Kurultayımız çalışmalarını bir program dahilinde bütün Türk Dünyası’nda, İslam aleminde ve insanlık değerlerine bağlı bütün halklar arasında kurumlaşarak sürdürecektir.
* Türk Dünyası’nda mevcut olan tarihi eserlerden 35 bin kadarının yok edildiği dikkate alınarak kalanlarının korunmasına büyük bir hassasiyet gösterilmelidir. Yine soydaşlarımızın manevi kültürlerini güçlendirecek ve yaşatacak politikalara önem verilmelidir.
* Türk Dünyası davasının sürdürülmesinin Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünün güçlendirilmesine bağlı olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple Türk milli varlığına yönelik ırkçı ve bölücü tehdit ve tehlikelere karşı kesin sonuç alıcı tedbirlere acilen başvurulmalıdır.
* Bu hedefleri gerçekleştirebilmek için Türk Dünyası’nın birlik ve bütünlük içinde bulunmasına hayati derecede ihtiyaç olduğuna inanmaktayız. Bu inancı taşıyanların büyük bir sorumlulukla karşı karşıya oldukları açıktır. Gelecek kurultaya bu temel amaca göre belli bölgeler ve belli sektörler için önerilen ekli hususlarda teknik raporların hazırlanarak gelinmesi uygun bulunmuştur.
Panele kimler katıldı?
Oğuz Boyu Yörükler ve Türkmenler Derneği, Türk dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getirdi.
Afyonkarahisar’da gerçekleştirilen geleneksel “Türk Dünyası Bilim Kültür Şöleni” etkinliklerine şu isimler katıldı: Hasan Korkmazcan (Türk Parlâmenterler Birliği Onursal Başkanı ve 14.15.19.20. Dönem Denizli Milletvekili), Prof. Dr. Mustafa Kafalı, Sevgi Kafalı, Pof. Dr. Hanım Halilova (Ebulfeyz Elçibey’in Danışmanı), Julıia David (Ressam-Macaristan), Issak Balazs (Sekel Konsey Başkanı), Csiki Sandor (Sekel Konsey Başkanı), Işık Ahmet (Dostluk, Eşitlik, Barış Partisi Onursal Bşk.), Özcan Pehlivanoğlu (Rumeli Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı), İsmail Cengiz (Doğu Türkistan’nın Sürgündeki Başbakanı), Abdullah Buksur (Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği kurucu Başkanı, İHAF genel sekreteri), Arif Bütüç (Kosova -Mamuşa Belediye Başkanı), Mahmut Kasapoğlu (Irak Türkmenleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Ankara Şube Başkanı), Güllü Karanfil (Gagavuz Türkü), Abdülhaluk Çay (Dış Türklerden Sorumlu Eski Devlet Bakanı), Prof. Dr. İlber Ortaylı (Tarihçi ), Sadi Somuncuoğlu (Eski Devlet Bakanı), Aykut Edibali (Şeyh Edabali’nin torunu - Millet Partisi Genel Başkanı), Prof. Dr. Batur Norboy (Kazakistan Özbek Üniversitesi Pedagoji Bölümü eski Dekanı). 16 Eylül 2013 - YeniÇağ,
Bildirgede şu hususlara dikkat çekildi:
Çıkarcı cepheler
* “Türk Dünyası geçen yüzyılda insanlık dramları arasında iki mutluluğu da yaşamıştır. Birincisi, 1920’lerde bütün mazlum dünyaya bağımsızlık ateşi yakan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün başkomutanlığındaki Büyük Zafer’dir. İkincisi, 1990’larda Batı Türkistan Türkleri’nin bağımsızlıklarına kavuşarak yeniden tarih sahnesine çıkmasıdır. BöyleceTürkler, binlerce yıldır anıtlar, yazıtlar ve şaheserlerle üç okyanus arasında yazdıkları destanlara ve yüksek medeniyete yenilerini eklemek sorumluluğunu tekrar yüklenmiştir. Türk Dünyası değerler dünyasıdır. Yaşadıklarını ve yaptıklarını değerlere dayalı olarak yaşayan ve yapanların adıdır Türk Milleti. Günümüzde sömürgeci açgözlülüğünün çıkarcı cephesi ile değerlere dayalı insanlığın mücadelesi, dünyanın ve insanlığın geleceğini tehdit edecek boyutlara ulaşmıştır. Bu mücadelede Türk Dünyası’nın safı bellidir. Yalnız gurur duyulacak işler yapmaya adanmış ve tarih boyunca yaptıklarıyla insanlık onurunu yükseltmiş bir milletin mensupları, bağlandıkları değerleri ve fazilet kurallarını kurumlaştırarak gelecek yolculuğuna devam edecektir. Bu küresel yolculuğun son haritası iki büyük Türk tarafından çizilmiştir: Gaspıralı İsmail ve Atatürk: “Dilde, fikirde, işte birlik” ve “Yurtta sulh, cihanda sulh.”
Bütünlüğümüze saldırı
* Türkiye Cumhuriyeti ikinci dünya savaşından sonra dünya Türklüğüne yapılan saldırıların hedefi olmuştur. Önce EOKA ile Kıbrıs Türklüğü, ASALA ile Türk temsilcilikleri, son olarak PKK ile ülke ve millet bütünlüğümüz saldırıya uğramıştır. Sömürgeciliğin kirli emellerine maşa olan bu insanlık dışı terör çeteleri günümüzde de Türk Milleti’nin insanlığa sunduğu değerlere saldırılarını sürdürmektedir. Sömürgeciler ve uzantıları zaman zaman yılgınlığa düşmüş, ihanet bağımlısı yapılmış, aidiyet krizine tutulmuş kişi ve kurumların işbirliğinden yararlanmaktadır. Bunların oluşturduğu koalisyonlar Türk Dünyası’na ve Türkiye Cumhuriyeti’ne de kayıplar verdirmektedir. Kurultayımız açıkça ilan etmektedir ki, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarını, Türkiye Cumhuriyeti anayasasını ve Türkiye Cumhuriyeti Devletinin milli-üniter yapısını bozacak her türlü uygulama yok hükmündedir. Türk Milleti hukuk dışı yollarla yürütülen süreçlerin hesabını sormaya, kayıpları tazmin ettirmeye ve sorumluların ihanetini ödetmeye her zaman muktedir olmuştur ve gelecekte de olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti’ne savaş kaybetmiş bir devlet, Türk Milleti’ne kayıtsız şartsız teslim olmuş bir millet muamelesi yapılamaz. Bu zihniyette olanlara ihanetlerinin bedeli mutlaka ödettirilecektir.
* Kurultayımız çalışmalarını bir program dahilinde bütün Türk Dünyası’nda, İslam aleminde ve insanlık değerlerine bağlı bütün halklar arasında kurumlaşarak sürdürecektir.
* Türk Dünyası’nda mevcut olan tarihi eserlerden 35 bin kadarının yok edildiği dikkate alınarak kalanlarının korunmasına büyük bir hassasiyet gösterilmelidir. Yine soydaşlarımızın manevi kültürlerini güçlendirecek ve yaşatacak politikalara önem verilmelidir.
* Türk Dünyası davasının sürdürülmesinin Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünün güçlendirilmesine bağlı olduğunu düşünüyoruz. Bu sebeple Türk milli varlığına yönelik ırkçı ve bölücü tehdit ve tehlikelere karşı kesin sonuç alıcı tedbirlere acilen başvurulmalıdır.
* Bu hedefleri gerçekleştirebilmek için Türk Dünyası’nın birlik ve bütünlük içinde bulunmasına hayati derecede ihtiyaç olduğuna inanmaktayız. Bu inancı taşıyanların büyük bir sorumlulukla karşı karşıya oldukları açıktır. Gelecek kurultaya bu temel amaca göre belli bölgeler ve belli sektörler için önerilen ekli hususlarda teknik raporların hazırlanarak gelinmesi uygun bulunmuştur.
Panele kimler katıldı?
Oğuz Boyu Yörükler ve Türkmenler Derneği, Türk dünyasının önde gelen isimlerini bir araya getirdi.
Afyonkarahisar’da gerçekleştirilen geleneksel “Türk Dünyası Bilim Kültür Şöleni” etkinliklerine şu isimler katıldı: Hasan Korkmazcan (Türk Parlâmenterler Birliği Onursal Başkanı ve 14.15.19.20. Dönem Denizli Milletvekili), Prof. Dr. Mustafa Kafalı, Sevgi Kafalı, Pof. Dr. Hanım Halilova (Ebulfeyz Elçibey’in Danışmanı), Julıia David (Ressam-Macaristan), Issak Balazs (Sekel Konsey Başkanı), Csiki Sandor (Sekel Konsey Başkanı), Işık Ahmet (Dostluk, Eşitlik, Barış Partisi Onursal Bşk.), Özcan Pehlivanoğlu (Rumeli Balkan Türkleri Federasyonu Başkanı), İsmail Cengiz (Doğu Türkistan’nın Sürgündeki Başbakanı), Abdullah Buksur (Türk Dünyası İnsan Hakları Derneği kurucu Başkanı, İHAF genel sekreteri), Arif Bütüç (Kosova -Mamuşa Belediye Başkanı), Mahmut Kasapoğlu (Irak Türkmenleri Kültür ve Yardımlaşma Derneği Ankara Şube Başkanı), Güllü Karanfil (Gagavuz Türkü), Abdülhaluk Çay (Dış Türklerden Sorumlu Eski Devlet Bakanı), Prof. Dr. İlber Ortaylı (Tarihçi ), Sadi Somuncuoğlu (Eski Devlet Bakanı), Aykut Edibali (Şeyh Edabali’nin torunu - Millet Partisi Genel Başkanı), Prof. Dr. Batur Norboy (Kazakistan Özbek Üniversitesi Pedagoji Bölümü eski Dekanı). 16 Eylül 2013 - YeniÇağ,
*
BİR HATIRLATMA!..
Hasan Korkmazcan'ın Kırıkkale konuşmasının
tam metni (*)
Başkent Ankara Meclisi'nin Kırıkkale'de düzenlediği
toplantıda bir konuşma yapan Türk Parlamenterler Birliği Onursal
Başkanı-Başkent Ankara Meclisi Kurucular Kurulu Üyesi Hasan Korkmazcan hem
kuruluşla ilgili bilgi verdi, hem de günün gündemini değerlendirdi.
Korkmazcan'ın konuşmasının tam metnini sunuyoruz.
Bugün Ankara ve Kırıkkale buluşması aslında bir ayrılığın
giderilmesi amacını taşımamaktır. Kırıkkale Ankara bizim gönlümüzde her zaman
bir bütündür. Başkent Ankara düşüncesi, felsefesi, değerleri neleri ihtiva
ediyorsa bu Kırıkkale için de mevcuttur.
Ben hayatımın 44 yılını Ankara'da geçirdim. Seçim bölgem
Denizli'den daha çok Ankara'da bulundum ama aynı zamanda Kırıkkaleliyim.
Çünkü
Kırıkkale'de hemen hemen gitmediğim kasaba, faaliyetlerine katılmadığım belde
yoktur.
1976 yılında benim düğünüme Kırıkkale'den bir folklor ekibi
katılmıştı Erdoğan Çatalok'un organizasyonuyla. Yani Denizli'den zeybek
ekipleri vardı ama Kırıkkaleli seymenler de vardı. Onun için her birimiz biraz
hafızamızı zorlarsak herkesin Ankara Kırıkkale birlikteliğiyle ilgili
hatıraları mevcuttur.
ANKARA, TÜRKİYE VE TÜRK DÜNYASI
Türkiye'ye dışarıdan bakınca, dünyadan bakınca Ankara neyi
ifade ediyor o konudaki gözlemlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
1970 yılında Vietnam'a gitmiştik bir parlamento heyeti
olarak. Vietnam'da o zaman iç savaş vardı. Bir vilayette bizi misafir ettiler.
Tabi iç savaş dolayısıyla kaldığımız otelin etrafında bizleri korumak üzere
tanklar vardı. Orada bir generalle tanışmıştık. O General Ankara'nın önemini
özellikle Kurtuluş Savaşı'nda Fransa'ya karşı verdikleri mücadelenin kendi
mücadeleleri için verdiği ilhamı gece boyunca bize anlattı.
Jöntürkler'den itibaren Osmanlı döneminin emperyalizmle
mücadelesini ve Atatürk'ün öncülüğünde yapılmış olan Kuvay-i Milliye ve Milli
Mücadele hareketini teferruatıyla bilen bir generale biz Asya'nın en uzak
yerinde rastlamıştık. Bir başka tesadüf 1975 yılında Londra'da otelde gece
nöbeti tutan bir delikanlıyla sohbet ediyordum.
Bana soyadının Ankara olduğunu söyledi. Bu çocuk Taylandlı,
İngiltere'de tahsil yapıyor ve aynı zamanda çalışıyor. Şaşırdım, inanmadığımı
görünce nüfus kağıdını çıkarttı. Dedesinin Fransızlarla mücadele eden bir
direnişçi olduğunu, Mustafa Kemal'in yaptığı mücadelede hep Ankara ordularının
zafer haberleri çıkarken soyadını Ankara olarak aldığını söyledi.
ÖZGÜRLÜK SAVAŞÇILARININ BAŞKENTİ
Demek ki Ankara sadece Türkiye'nin başkenti değil özgürlük
savaşçısı bütün insanların başkentidir.
Ankara aynı zamanda yabancı güçlere boyun eğmeyen, yabancı
güçlerle mücadeleyi insanlık onuru sayan bütün insanların başkenti ve
sembolüdür.
Filistin eski devlet başkanı Yaser Arafat da bir vatan
toprağına sahip olabilme mücadelesinde Ankara'dan ilham aldıklarını ifade
etmişti.
Son zamanlarda birtakım tartışmalar yapılıyor.
Ankara'nın başkentliğini tartışmaya kalkışanlar var, Türk
bayrağını tartışmaya kalkışanlar var, Türk milleti kavramını tartışmaya kalkışanlar
var. Bu kavramların tartışılması bir fikir özgürlüğüyle ilgili değildir. Bu
kavramları tartışabilmek için Türkiye'nin bir savaşa girip ve bu savaşta mağlup
kayıtsız şartsız teslim olması lazım.
Türkiye böyle bir durum içinde değil. Kayıtsız şartsız teslim
olduğu dönemlerde dahi bu kavramları tartıştırmamış biz toplumuz biz.
Dünyada İkinci Dünya Savaşı yapıldı. Üç ülke kayıtsız
şartsız teslim oldu: Almanya, İtalya, Japonya. Bu ülkelerin işgal güçleri
komutanları tarafından yazılmış olan anayasalarına bakın. O anayasalarda ne
Alman milleti tartışılmıştır ne Japon milleti ne de İtalyan milleti. Aslında
bir devletin, bir milletin, bir halkın 76 milyonluk toplum biz tarihimizden
memnun değiliz değiştirmek istiyoruz deseler bile bunu yapmaya yetkileri yoktur.
Tarihi gerçeklerden kopuk bir siyasal
düzenleme yapılamaz.
Tarih “1000 yıldan beri bu topraklarda Türk milleti
egemendir” diyor.
Dünyadaki bütün kütüphanelere bakılsın Selçuklu, Osmanlı,
cumhuriyet olarak birbirine eklenmiş olan devlet Türk Devleti'dir. Burada
yaşayan insanların adına da siyasi olarak, hukuki olarak Türk Milleti denilir.
Türk milleti şemsiyesini bayrağımızla simgelenen bu şemsiyeyi bu topraklardan
kaldırırsak altından Bizans çıkar. Hiç başka bir şey çıkmaz. Ne Türkmen ne Oğuz
ne Kayı boyu ne Kürt ne Çerkez hiç biri çıkmaz Bizans çıkar. Çünkü burada
Bizans egemenliği vardı. O egemenliği Alparslan aldı.
ALPARSLAN VE DİYOJEN
Alparslan'ın yakaladığı, temsil ettiği milli şuur insanlık
yüceliği dünyanın bugünkü süper güçlerinde var mı? Alparslan 1071'de
Malazgirt'te Diyojen'i adeta yalvarırcasına savaştan caydırmak istedi ama
Diyojen çarpışma konusunda ısrar etti. Çarpışmanın sonunda Diyojen mağlup oldu
ve esir düştü. Alparslan Diyojen'in hayatına kıymadı, köle yapabilirdi yapmadı,
bir yerlere kapatabilirdi onu da yapmadı ve serbest bıraktı.
Böyle bir devlet şimdi dünyada var mı?
Herhangi bir zavallı adamı yakalıyorlar. Yıllarca
kovalıyorlar. Ondan sonra cenaze töreni bile yaptırmadan denize atıyorlar. Kim
olursa olsun hangi suçu işlemiş olursa olsun bir insanın ölüsüne eza cefa
yapılmaz.
Bunu demokrasi, insan hakları savunucusu milletler yapıyor.
Buna ses çıkarmayanların hepsini de suç ortağı yapıyorlar.
Bize gelecek sene 1915 yılını soykırım diye sormaya
kalkacaklar.
Beş milyon Rumeli'de kırılmış Müslüman daha yüz yıl olmadı
onların hesabını verdikleri gündeme getirdikleri yok. Olmamış bir şeyi zorla
Türkiye'ye kabul ettirmek istiyorlar. Soykırım yapan bir millet Alparslan'ın
insanlık değerleriyle hala övünür mü? Bizim milletimize ırkçılık yapıyor demek
bir iftiradır.
Bazı kişiler batıdan aşılanmış bir virüsle Hitler
ırkçılığına benzer şekilde insanların soyunu, kökenini tartışma konusu
yapıyorlar. Bunlar bizim milli kültürümüz içinde yok. Biz insanları sadece
ülkeye hizmetleri oranında kamu alanında değerlendiririz. Onun ötesinde ayrım
yapmayız.
TARİHİMİZ İFTİHARLARLA DOLUDUR
Ülkeye hizmet edebilecek kişileri de bir tarafta
Bosna-Hersek'ten bir tarafta Cezayir'den bir tarafta Horasan'dan toplar
getiririz. Onlara aynı dava uğrunda dünyaya medeniyet örneği olarak gösterir
istihdam ederiz. Tarihimiz iftiharlarla doludur.
Bizim 32 bin tarihi eserimizi, kültür eserimizi son 150 yıl
içinde ortadan kaldırdılar. Bunların dört biri Yunanistan, Bulgaristan,
Macaristan ve Sırbistan'da…
Şu an içinde bulunduğumuz polis evinden çok daha büyük
külliyelerimiz sadece Osmanlı eseri diye ortadan kaldırıldı. Biz de böyle bir
şey yok. Ben geçen hafta Aydın, Denizli, Muğla illerinde dolaştım. Oralarda
dedelerimizin bekçiliğini yaptığı Roma eserleri, Afrodisias'a gittik Alman
mimarlar vardı onlar gezdiler gördüler. Biz çocukluğumuzda o eserlerin
etrafında kuzu otlatırdık. Hala ayakta duruyor. Türkiye'de bir şey yıkılmışsa
yani Osmanlı'nın hâkim olduğu coğrafyada bir şey yıkılmışsa hayat şartları
dolayısıyla, depremler dolayısıyla olmuştur. Maddi ve manevi ne kadar değer
varsa biz onların hepsini sahiplendik, hepsini bünyemizde yaşatıyoruz ve
yaşatmaya devam edeceğiz.
(*) KIRIKKALE: 10 Nisan 2013