“Değerli arkadaşlarım, (*)
İnsan ve Kültür Vakfı eski kurucusu ve yöneticisi olmam sıfatıyla biraz önce Ali Naili Erdem beye de takdim ettim, bir kitap neşretmek istiyoruz.
O kitabın ismi de şu:
"Türkiye’de eksik olan bilgi mi, irade mi?"
Bilgi niçin oluşmuyor, nasıl oluşur?
İrade eksikse şayet iradeyi tahrif eden unsurlar nelerdir? Korku mudur, menfaat midir, yoksa fakirlik midir, yoksa bunların hepsi midir?
Fakirliği de ikiye ayırıyorum, bir ekonomik fakirlik, iki kültürel fakirlik.
İkisi bir araya gelince de felâket fakirlik oluyor.
Bu milleti bu hale getirenlerle mücadeleye hazır mıyım?
Değilsem, başkalarını ilgilendirir bu konu.
Geçenlerde Recep Yazıcıoğlu bir yerde konuşuyordu, sözünü bitirdikten sonra söz istedim dedim ki:
“Geçenlerde ben hastalandım, doktora gittim, doktorun dövmediği kaldı beni. “bilmiyor musun hastalanmak suçtur, bu suçun iki cezası vardır, birisi ağrı, sızı ıstırap çekersin, ikicisi de bu ıstırabı çektiğin yetmiyor muş gibi, elini cebine sokup, doktora para cezası ödersin” onun için koruyucu hekimlik esastır. Sağlığı korumak esastır.
“Ben hastalanayım da, sonra çaresini düşünürüz” demek hakkına sahip değiliz.
Ama oldu bir defa düştük eline doktorun.
Arkasından doktorun para aldığı yetmiyormuş gibi bir de benim kanımı istemez mi? “Etme, gitme doktor; paramı aldın kanımı mı alacaksın” dedim, “evet” dedi “kanını alacağım, kan tahlili yapacağım.”
O kitabın ismi de şu:
"Türkiye’de eksik olan bilgi mi, irade mi?"
Bilgi niçin oluşmuyor, nasıl oluşur?
İrade eksikse şayet iradeyi tahrif eden unsurlar nelerdir? Korku mudur, menfaat midir, yoksa fakirlik midir, yoksa bunların hepsi midir?
Fakirliği de ikiye ayırıyorum, bir ekonomik fakirlik, iki kültürel fakirlik.
İkisi bir araya gelince de felâket fakirlik oluyor.
Bu milleti bu hale getirenlerle mücadeleye hazır mıyım?
Değilsem, başkalarını ilgilendirir bu konu.
Geçenlerde Recep Yazıcıoğlu bir yerde konuşuyordu, sözünü bitirdikten sonra söz istedim dedim ki:
“Geçenlerde ben hastalandım, doktora gittim, doktorun dövmediği kaldı beni. “bilmiyor musun hastalanmak suçtur, bu suçun iki cezası vardır, birisi ağrı, sızı ıstırap çekersin, ikicisi de bu ıstırabı çektiğin yetmiyor muş gibi, elini cebine sokup, doktora para cezası ödersin” onun için koruyucu hekimlik esastır. Sağlığı korumak esastır.
“Ben hastalanayım da, sonra çaresini düşünürüz” demek hakkına sahip değiliz.
VEHBİ SINMAZ (solda)14. Dönem Manisa Millet Vekili |
Arkasından doktorun para aldığı yetmiyormuş gibi bir de benim kanımı istemez mi? “Etme, gitme doktor; paramı aldın kanımı mı alacaksın” dedim, “evet” dedi “kanını alacağım, kan tahlili yapacağım.”
Değerli arkadaşlar,
Fertler böyle ise, zaman zaman toplumlarda hastalanabilir.
Toplumun hastalanması da bir suçtur belki.
Ama, yarım doktor candan, yarım imam imandan eder derler.
Öyle bedava kurtuluş yoktur.
Hepinizi hürmetle selâmlıyorum.” (*) 14 Mayıs 2002, İstanbul,
Toplumun hastalanması da bir suçtur belki.
Ama, yarım doktor candan, yarım imam imandan eder derler.
İşte bizi yöneten yarım doktorlar bu milleti canından da edeceğe benziyorlar.
Şimdi ben diyorum ki: Nasıl ben doktora tahlil yaptırmak için kan verme mecburiyetini hissediyorsam, eğer bu millet kendi çıkarı, sağlığı ve menfaati için, kan vermemek de ısrar ederse, vallahi de, billahi de, bu milletin kurtuluşu yoktur.Öyle bedava kurtuluş yoktur.
Hepinizi hürmetle selâmlıyorum.” (*) 14 Mayıs 2002, İstanbul,
Vehbi SINMAZ: 14. Dönem "Demokratik Parti" Manisa Milletvekili,
İnsan ve Kültür Ocağı Derneği ile İnsan ve Kültür Vakfı Kurucu Genel Başkanı
Vehbi SINMAZ, 14. Dönem Manisa Milletvekili İnsan ve Kültür Ocağı ile İnsan ve Kültür Vakfı Genel Başkanı |
|
|
|
|
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder