17 Ocak 2011 Pazartesi

Profesör Dr. Ata Atun, KKTC

Ankara Mahkemesinin Kararı, Mülkiyet Konusundaki Zemini Değiştirecek 
Yurdagül Beyoğlu, Haberdar gazetesi, KKTC, 17 Ocak 2011
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Mira Ksenidis – Arestis isimli Rum’un, babasından kendisine miras kaldığı iddiasıyla yaptığı başvuruyu 885 bin Euro tazminata bağladığı Maraş’taki mülkün, Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nce “Abdullah Paşa Vakfı’na aittir” kararının çıkmasının mülkiyetin zeminini değiştireceği belirtildi.
Profesör Dr. Ata Atun,  
Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin, Arestis’in talep ettiği Maraş’taki mülkün Abdullah Paşa Vakfı’na ait olduğu ve davayı açan 23 kişiyi de “Abdullah Paşa Vakfı Evladı” olarak tescil etmesi kararını değerlendirdi. Konuyla ilgili olarak 2006 yılında Abdullah Paşa’nın varisleri ile İstanbul’da görüştüğünü anlatan Atun, o günden mahkeme kararına kadar olan süreci aktardı.
KİRA MAKBUZLARI VAR
“2003-2005 yılları arasında, Annan Planı görüşmeleri olurken ART’de program yapıyordum. O programda “Filan vakfın varislerini arıyorum” diye çağrı yapmıştım. Aradan 1 yıl geçmeden bana döndüler. 2006 yılında İstanbul’da Abdullah Paşa Vakfı’nın varisleri ile görüştüm. Soyağaçlarını çıkardılar, Maraş’taki Abdullah Paşa Vakfı’ndan 1932 yılına kadar aldıkları kira makbuzlarını gösterdiler. 20-25 kişilerdi” diyen Atun, emin olduktan sonra Ankara’ya giderek Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ertuğrul Apakan’la görüştüğünü kaydetti.
MAĞUSA MAHKEMESİ’NDE DE AYNI KARAR ÇIKMIŞTI
Müsteşarla görüşmesinin ardından avukat Aslı Eren’le konuştuklarını anlatan Ata Atun sözlerini şöyle sürdürdü: “Aslı Hanım’la Vakıf konusunu görüştük. Sonra Kıbrıs’a geldim. Kıbrıs’tan Aslı Hanım’a Abdullah Paşa ve Lala Mustafa Paşa Vakfı’nın Gazimağusa Mahkemesi’ne açtıkları 271/2000 ve 272/2000 numaralı tespit davalarını gönderdim. Abdullah Paşa Vakfı’nın davası 27 Aralık’ta, Lala Mustafa Paşa Vakfı’nın davası ise 28 Ocak 2002’de bitmişti. Her iki mahkeme kararında da söz konusu taşınmazların bu iki vakfa ait olduğu kararı çıktı.
Bunları varislerin soy kütüğüyle birlikte Aslı Hanım’a gönderdim. Bunların ardından Ankara 25. Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açıldı. 2009 yılında dava devam ederken Avukat Aslı Hanım, dosyanın bir kopyasını bana gönderdi. Buradaki vakıflara da başvuru yapıldı”.
TAPULAR 80 ÇUVAL İÇİNDE, MARAŞ’TA BİR OTELDE BULUNDU
2009 seçimlerinin ardından, Osmanlıca diline vakıf 5 kişilik uzman ekibin 1872’den 1974’e kadar olan tüm tapu kayıtlarını taradıklarını belirten Atun, Mağusa’nın tapu kayıtlarının Mağusa’daki dairede, Osmanlı’dan kalma tüm koçanların ise 2002 yılında, 80 çuvalın içinde, Maraş’taki bir otelin bodrum katında bulunduğunu kaydetti.
ARESTİS’İN KOÇANI ÇUVALDAN ÇIKTI
Atun, Arestis’in koçanının da oradaki çuval içinden çıktığını, Arestis’in mahkemeye koçan sunamaması üzerine Rum İçişleri Bakanlığı’na giderek “bu mülkün sahibidir” diye bir kağıt aldığını söyledi. “AİHM koçan talep edecek. Dava sonuçlanana kadar Türkiye tazminatı ödemeyecek” diyen Atun, Arestis’in tapusunda yazanları açıkladı.
VAKIF MALI BİR GECEDE ARESTİS’LERİN OLMUŞ!
Tapu belgesinde, konu mülkün 15 Eylül 1913 yılında, Abdullah Paşa Vakfı tarafından Arestis’in dedesine verilmiş gibi gösterildiğini, bunun mümkün olmadığını kaydeden Atun, gerekçeleri şöyle açıkladı: “O dönemde İngiliz hükümeti, vakıf mallarının 10 yıl kullanan kişilere tapulaştırılacağı yönünde emirname çıkardı. Fakat bu emirnamenin içine mülhak malları konmadı. Bunu şöyle açıklayalım: 3 türlü vakıf malı var. Aile vakfı, icareteyn ve mülhak. Tapulaştırılacak olanlar aile vakfı ve icareteyn olanlardı. Mülhak değildi. Mülhak, ‘Allahın malı’ demek. Bu nedenle hiçbir fani satamıyor. Bu, uluslararası kural. Sadece Osmanlı’da değil, tüm Avrupa’da böyle. Arestis’in koçanında ‘mülhak’ yazısını göreceksiniz. O yüzden bu mülkün Arestis’lere verilmesi mümkün değil”.
CTP HÜKÜMETİ ‘RUMLARI ÜZMEYELİM, UNUT BUNLARI’ DEDİ
Konuyu, belge ve koçanlarla birlikte CTP hükümetinden bir yetkiliye götürdüğünü anlatan Atun, kendisine, “Rumları üzmeyelim, müzakereleri zora sokmayalım, unut bunları” dendiğini, dönemin Vakıflar İdaresi Genel Müdürü olan hanımın kendisine yanıt bile vermediğini, o yüzden tüm çalışmaların 2009 yılına kadar donduğunu vurguladı.
KIBRIS’IN YÜZDE 30’UNDAN FAZLASI VAKIF MALI
Profesör Atun, 2009 seçimlerinin ardından konuyu yeniden ele aldıklarını anımsatarak şöyle dedi:
“Sonra Osmanlıca’yı anadili gibi bilen bir ekip geldi. Tüm tapuları taradılar. Kıbrıs’ın yüzde 30’undan fazlası vakıf malı çıktı. Abdullah Paşa ve Lala Mustafa Paşa vakıflarının arazilerinin büyüklüğü 80 bin dönüm. Maraş’tan başlıyor, Pile, İngiliz üsleri derken Larnaka’ya kadar gidiyor. Kıbrıs’ın sahip olduğu iki milyon dönüm arazinin yaklaşık 20’de biri Abdullah Paşa Vakfı’na ait”.
TÜM DENGELER DEĞİŞECEK
Kıbrıs’ta Abdullah Paşa ve Lala Mustafa Paşa Vakfı’nın haricinde 150’ye yakın vakıf daha bulunduğunu anımsatan Atun, Kıbrıs’taki kullanılabilir alanın yüzde dört buçuğunun vakıf malı olduğunu vurgulayarak, Ankara’dan çıkan kararın tüm dengeleri değiştireceğini sözlerine ekledi.
Yurdagül Beyoğlu,Haberdar Gazetesi
KKTC, 17 Ocak 2011

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder