ÜNİTER DEVLET SİSTEMİNDE GERÇEK
MUHALEFET VE “GÖLGE KABİNE” UYGULAMASI
ZAFER ÖZDEMİR
(11 Aralık 2013)
(11 Aralık 2013)
İstanbul
Kemerburgaz Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Siyaset ve Uluslararası
İlişkiler
Demokratik
yönetim sistemlerinde, seçimler sonucunda en yüksek oyu alan parti veya
partiler hükümeti kurarak iktidar olurlar. İktidara göre daha az oy olan parti
veya partilerde muhalefet kurumunu oluştururlar. Yine parlamenter sistemlerde
yasamanın dolayısıyla, muhalefetin hükümeti denetlemesi anayasal bir haktır.
Ancak etkin bir muhalefetin ölçütü yalnız anayasal hakkı kullanarak siyasi
arenada yer almak değildir.
Çünkü muhalefet
yapılırken tek başına kullanılan anayasal hak iktidarın alternatifi olmak ve
bir sonraki seçimleri kazanmak için yeterli değildir. İşte çalışma tam bu noktada
önem kazanmaktadır. Çalışma iktidarın alternatifi olabilmek ve sıradaki
seçimleri kazanabilmek için klasik muhalefet anlayışından sıyrılarak “Gölge
Kabine” uygulamalarının önemini analiz etmektedir.
Sonuç olarak
çalışmanın etkin muhalefet olabilmenin ölçütü olarak “Gölge Kabine” anlayışının
muhalefetin takip etmesi gereken yöntemlere katkı sunabileceği düşünülmüştür.
Çalışma bu bağlamda muhalefetin tanımını, çeşitlerini, Gölge Kabinenin önemini,
görevlerini ve Türkiye ile İngiltere üzerindeki yansımalarını irdelemektedir.
MUHALEFETİN TANIMI VE MUHALEFET ÇEŞİTLERİ
Muhalefet kelime
kökü olarak bir tutuma, bir görüşe, bir davranışa karşı olma durumu, aykırılık
anlamlarını taşımaktadır. Arapça menşeli bir terimdir. Kavramı biraz daha
açtığımızda karşı görüşte, tutumda olan kimseler topluluğu ve demokraside
iktidarın dışında olan parti veya partiler tümceleriyle karşılaşıyoruz. (Tdk
güncel Türkçe sözlük)
Bu tanımlamalar
ışığında siyasal muhalefet kavramına bakacak olursak; Durç tarafından şöyle
tanımlanmıştır. “ Muhalefet; karşısındaki kuruma, yapıya mekanik olarak
sahip çıkarak uygulama biçim ve düşüncelerine tepki göstermektir. “ (Durç,
2010, s.63). İktidarın halk merkezli bir kaynak olduğunu söyleyen Durç bu
nedenle devleti yönetmeye talip olan iktidar partilerinin de muhalefet
partilerinin de kaynakları aynıdır. O halde “devlet gemisini yürütenler,
karşılarında kendi hareketlerini tenkit eden, kendi felsefesini beğenmeyen ve
kendilerinin yerine iktidara geçtikleri takdirde daha isabetli bir program
tatbik edeceklerini ileri süren siyasi teşekküllere hürmet etmelidirler.”
(Durç, 2010, s.63).
Durç’un son
tanımında muhalefetin yapıcı tarafı karşımıza çıkmaktadır. Muhalefet bu yapıcı
politikalarla bir taraftan iktidarı ikaz edecek, diğer taraftan ise; iktidara oy
vermiş seçmenlerin oylarına talip olduğunu ifade edecektir. Bu bağlamda
toplumsal sorunlara alternatif çözümler geliştirerek iktidara hazır olduğunu
gösterecektir. (Arslan, 2009.). Ancak demokrasinin sözde değil özde benimsenmiş
bir yönetim biçimi olduğunu ortaya koymak demokratik cumhuriyetlerde oldukça
önemlidir. Bu elzem durumu İpek şöyle ifade ediyor. “Bütün yönetimlerde iktidar
oluyor ama, muhalefet sadece demokrasilerde bulunmaktadır. Muhalefeti çok iyi
koruyup kollamamız lazım” (İpek, 2011). Ülke vatandaşlarının çoğulcu özgür
iradeleri ile katılımcı olarak yönetim ve denetim süreçlerinde tam manada
temsil edilebilmelerinin göstergesi güçlü bir muhalefet makamından geçmektedir.
Turgut “Siyasal muhalefet demokrasinin onsuz olmaz unsurudur.” Söyleminde bu
yapısal durumun altını çizmektedir. (Turgut, 2011).
Bu açıklamalar
ışığında muhalefet çeşitlerini irdelemeye çalışalım. Bu denetleme
politikalarını şöyle sıralayabiliriz; a-) Katı Rekabetçi Muhalefet, b-)
İşbirliğine Dayalı Muhalefet ve c-) Rekabetçi ve İşbirliğine Dayalı Muhalefet.
A. KATI REKABETÇİ MUHALEFET
Katı rekabetçi
politikaların temeli, hükümete ve iktidar partisine kesin tavır takınmak
anlamında tutum ve davranışlara dayanmaktadır. Bu politikaların uygulamasında
siyasi yönetim sistemi benimsenmektedir. Politikaların genel çizgisi hükümete
her hangi bir konuda düzeltme yapma güdüsünü ortaya koymadan yürütülmektedir.
Bir sonraki seçimi kazanabilmenin hırsıyla gerek mecliste gerekse de meclis
dışında iktidar ile mücadele etmek ana politika olarak kabul edilmektedir.
(Arslan, 2009). Yapıcı
politikalardan uzak olan katı rekabetçi muhalefet anlayışı aynı zamanda
meclisin etkinliğinin ve aktif çalışmasının önüne geçmektedir. Meclisin sadece
kürsüden seçmenlere seslenilen ve alternatif politikalar geliştirmeden karşıt
durumların dile getirildiği bir çatı olarak ortaya çıkmasına sebebiyet
vermektedir.
Yapısal
nitelikte hedefi bulunmayan muhalefet partisinin bütün mücadelesi iktidarı ele
geçirmeye yöneliktir. Bu mücadele kapsamında muhalefet partisinin belirgin bir
politikayı gerçekleştirme arzusu yoksa, bu minvalde iktidarın politikasını
değiştirmede söz konusu olmayacağından iktidara karşı yalnızca muhalefet etmek
için muhalefet yapmış olur. (Kirman, 2006). Katı rekabetçi muhalefet
politikalarının sonucunda muhalefet partisi anayasanın kendisine vermiş olduğu
hükümeti kontrol etme görevini de tam olarak yerine getiremeyecektir.
Muhalefetin bu ihmali iktidarın denetlenmesini ve ülkenin daha iyi
yönetilmesini de engellenmiş olacaktır. (Arslan, 2009).
B. İŞBİRLİĞİNE DAYALI MUHALEFET
İşbirliğine
dayalı muhalefet anlayışı, katı rekabetçi muhalefet politikalarının tam aksine
bir sonraki seçimi kazanmaya odaklanmak yerine, tamamen kendi parti
politikaları doğrultusunda, iktidarı etkileme ve yönlendirmeye yönelik
yürütülmektedir. Bu politikaların amacı hükümeti meclis çalışma alt
komisyonlarında ikna ederek uzlaşmaya zorlamak ve parti programlarının bir
kısmını iktidara kabul ettirerek uygulanmasını sağlamaktır. (Arslan, 2009).
Ayrıca bu
uygulamanın iktidar ile muhalefet arasında karşılıklı rol çalma sahnelerini
doğurması sebebiyle, demokratik yönetim sistemlerinde seçmen tarafından
muhalefetin var olma sebebinin sorgulanmasına sebebiyet vermektedir.
Uygulamanın bir başka etkisi ise; seçmenler nezdinde iktidar politikalarının
doğru olduğu izlenimini doğurmasıdır. Bu izlenim neticesinde seçmenlerin bir
sonraki seçimlerde alternatifsiz bir ortamda tekrar iktidar partisine doğru
yönlenmesi kaçınılmaz olmaktadır.
Yine işbirliğine
dayalı muhalefet anlayışında da katı rekabetçi muhalefet politikalarında olduğu
gibi muhalefet anayasal hakkını sınırlı oranda gerçekleştirmiş olacaktır.
(Arslan, 2009).
C. REKABET VE İŞBİRLİĞİNE DAYALI
MUHALEFET
Diğer iki
muhalefet anlayışının karma bir şekilde yer aldığı rekabetçi ve işbirliğine
dayalı muhalefet politikaları mevcut siyasal rejimde ve sosyo-ekonomik düzende
ister radikal olsun ya da olmasın sonuç itibariyle bir değişikliği amaç edinen
muhalefet tarzıdır. Batı demokrasilerinde, içinde bulunulan mevcut düzeni kabul
edip, kısmi reformlar aracılığıyla yurttaşların yaşam düzeylerinin
yükseltilmesini savunan sosyal demokrat partiler bu muhalefet anlayışını
benimsemektedirler. (Kirman, 2006). Bu karma
politikalarda diğer iki anlayışta vurgulanan muhalefetin bir sonraki seçimlerde
iddialı olabilmesi için yapılan uygulamaların tam tersine orta bir yol
izleyerek seçmenlerin nezdinde onların güvenini kazanarak ikna etmesi
gerekmektedir. Yine muhalefet bu orta yolu izlerken bir yandan iktidarı yapıcı
politikalarla uyaracak, diğer taraftan ise; ülke sorunlarına alternatif
çözümler üreterek iktidara hazır olduğunu gösterecektir. Bu noktada diğer iki
anlayışta sınırlı oranda gerçekleştirilen anayasal hak bu karma modelde daha
ikna edici bir şekilde yerine getirilmiş olacaktır. (Arslan, 2009). Bu rekabetçi ve
işbirliğine dayalı muhalefet anlayışı sonucunda artık muhalefet seçmen nezdinde
izlenen ve hayata geçirmek istediği bu karma politikaları hangi kadrolarla
gerçekleştireceği takip edilen bir parti konumunda olacaktır. İşte bu
kapsamda muhalefetin, çalışmamızın ana omurgasını oluşturan Gölge Kabine
uygulamasını başlatması gerekmektedir.
ETKİN BİR MUHALEFET OLABİLMENİN ÖLÇÜTÜ;
GÖLGE KABİNE
Gölge Kabine,
parlamenter yönetim sistemlerinde seçimlerde oy kaybına uğrayarak muhalefet
konumuna düşen partilerin, anayasal görevleri olan hükümeti denetlemek için
başvurdukları yöntemlerden biridir.
Gölge Kabine
uygulaması özellikle demokrasinin beşiği sayılan İngiltere’de bir gelenek
haline gelmiştir. (Kayalar, 2002). Kayalar Gölge Kabinenin tanımını şöyle yapmaktadır.
“Bazı Batılı ülkelerin siyasi hayatında, iktidara en yakın talip olan kuvvetli
bir muhalefet partisi, hükümeti daha iyi ve ayrıntılı denetleyebilmek amacıyla
kendi içinde bir nevi hükümet gibi her bakanlığın işlerini yakından izleyen
elemanlardan oluşan bir çalışma grubu kurar ki buna genellikle “Gölge Kabine”
denir. Böylece, bir yandan muhalefet denetimi yapılırken, bir yandan da
iktidara gelinmesi halinde lazım olacak hükümet elemanları hazırlanmış olur.”
(Kayalar, 2002).
İngiltere’de
parti sistemi iki partiden oluşur. Çoğunluğu kazanan parti hükümeti kurar,
akabinde diğer parti veya partiler muhalefeti oluşturur. Muhalefetin elinde
iktidar partisinin hazırlamış olduğu hükümet programına karşılık hazırlanmış
bir program bulunmaktadır. Muhalefet iktidarın politikalarına alternatif olarak
hazırlamış olduğu bu program sayesinde hiçbir zaman zayıflamaz ve
“Majestelerinin Muhalefeti” ismini alır. Bu vasfından dolayı muhalefet partisi
başkanı ayrı bir maaş alır ve kurmuş olduğu gölge kabineye başkanlık eder.
(Mutlu, 2005).
Kayaların gölge
kabine tanımının bir başka yönü iktidara hazırlıktır. Diğer bir deyişle
muhalefet konumundayken gölge kabine üyesi olanlar, iktidar olunması halinde
bakanlıklara atanırlar. Bu tezin bir örneği; 1995 yılında İngiltere’de Tony
Blair!in muhalefet lideri iken oluşturduğu gölge kabinenin, bazı üyelerinin
1997 yılında iktidara gelince hükümet kabinesinde yer alması şeklinde
görülmüştür. Uygulamaya ilişkin örnek Tablo 1’de verilmiştir. (Kayalar, 2002).
Gölge kabinenin
dolayısıyla muhalefetin öncelikli görevleri şöyle sıralanabilir; a-) hükümeti
kontrol etmek, b-) hükümeti yönlendirmeye çalışmak, c-) geniş toplum
kesimleriyle ilişkileri geliştirmek, d-) edinilen deneyimlerle parti
programındaki eksiklikleri gidermek, e-) seçimleri kazanma olasılığı durumunda
hükümeti her an üstlenmeye hazır halde beklemek. (Arslan, 2009). Şimdi de
bu görevleri sırasıyla analiz etmeye çalışalım.
1. HÜKÜMETİ DENETLEMEK
Muhalefet bir
taraftan hükümetin siyasi icraatlarını gölge kabine uygulaması ile takip
ederken, diğer yandan iktidarın yasama ve yürütme üzerinde baskın olması
sebebiyle elinde toplanmış olan siyasal gücü otoriter bir sistem lehine kötüye
kullanmaması için teyakkuz halinde olması gerekmektedir. Bu sebeple muhalefet
önemli bir denetim ve frenleme işlevine sahiptir. (Yıldız, 2013).
Yürütme organı,
hiyerarşik otorite bakımından kamu yönetiminin tepesinde yer alması nedeniyle,
denetim mekanizmasının işlemesi bakımından en uygun konumdadır. (Eryılmaz,
2012). Muhalefet hükümeti denetleme görevini anayasa gereği; yazılı ve sözlü
soru önergeleriyle, meclis araştırması, genel görüşme, gensoru ve meclis
soruşturması yollarıyla gerçekleştirebilmektedir. (Eryılmaz, 2010). Bunlara
ilave olarak yasama organının dolayısıyla muhalefet kurumunun bir diğer denetim
aracı ulusal bütçelerin yapılması ve onaylanması sırasındaki yasama
faaliyetleridir.
Muhalefet bu
denetim araçlarından derlediği bilgileri gölge kabinesine bağlı çeşitli çalışma
alt gruplarına sevk ederek analiz etmeli ve bu bilgiler kapsamında iktidarın
hükümet programına karşılık alternatif politikalar belirleyebilmelidir.
Hazırlanan raporlar parti teşkilatlarıyla, sivil toplum kuruluşlarıyla ve
kamuoyu ile paylaşılmalıdır. Daha sonra bu kesimlerin geri dönüşleri dikkate
alınarak raporlara nihai halleri verilmelidir. Muhalefet bu raporları zamanı
geldiğinde, meclisteki platformlarda dile getirerek yazılı ve görsel medyada
paylaşmış olacaktır. Bu paylaşım sonucunda hükümet üzerinden kamuoyu baskısı
oluşturabilecektir. Kurulan kamuoyu baskısı sayesinde hükümet kanun taslaklarını
farklı bir şekilde hazırlamayı düşünmüş olsa bile yeniden şekillendirmeye
zorlanmış olacaktır. (Arslan, 2009).
2. HÜKÜMETİ YÖNLENDİRMEYE ÇALIŞMAK
Muhalefet sahip
olduğu oy tabanına ait seçmenlerinin ve kendisini iktidara taşıyacak olan oy
alamadığı diğer yurttaşların, çıkarlarını, taleplerini yerine getirip onların
haklarını savunabilmek için imkanlar ölçüsünde ve alternatif politikaları
doğrultusunda hükümeti etkilemeye ve yönlendirmeye çalışmalıdır.
Muhalefet bu
etkileme ve yönlendirme çalışmalarını yürütürken, inandırıcı olmalı ve
argümanlarını hukuki zeminlere oturtmalıdır. Kullanacağı üslupta popülist
yaklaşımlardan kaçınarak, ikna edici bir iletişimi benimsemelidir. Bu çerçevede
meclis kürsüsünden yönelteceği eleştirileri, seçmenleri başta olmak üzere, STK
ve diğer toplum kesimlerinin düşüncelerine tercüman olmalıdır. (Arslan, 2009).
Tabiî ki bu
üslup uzun soluklu ve özveri gerektirecek çalışmalar gerektirmektedir. Zira bu
tarz bir çalışmayı ancak profesyonel çalışan bir gölge kabine gerçekleştirebilir.
Yürütülen bu tarz muhalefet anlayışı seçmenlerin beğeni ve takdirini kazanmış
olacağından seçmene yatırım yapılmış olmaktadır. (Arslan, 2009)
3. GENİŞ TOPLUM KESİMLERİYLE İLİŞKİLERİ
GELİŞTİRMEK
Muhalefet
iktidarın alternatifi pozisyonuna konumlanabilmek için; yürümüş olduğu yeniden
yapılanma yolunda, think – tang kuruluşlarından, ticari kuruluşlara, dini
örgütlenmelerden, eğitim ve kültürel çalışmalara kadar geniş bir yelpazede
faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşlarıyla sağlıklı bir iletişim ağı
oluşturarak farklı seçmen kitlelerine ulaşabilmelidir.
Bahsi geçen
çalışmaların amacı, muhatap olunan kesimler ile parti arasındaki ilişkileri
geliştirmek ve güvenlerini kazanabilmektir. Dolayısıyla bu bağlamda geniş
toplum kesimlerinin desteğinin sağlanması durumunda, tarafların hükümet
üzerinde baskı oluşturması ve muhalefet ile ortak hareket etmesi
sağlanabilecektir. Böylece muhalefetin katılımcı demokrasiye olan katkısı
kaçınılmaz olacaktır. (Arslan, 2009)
Ancak muhalefet
bu kesimlerle çalışmalarını yürütürken ön yargılardan uzak bir şekilde,
örgütlerin hedef kitlelerinin hassasiyetlerini dikkate almak suretiyle
iletişimine devam etmelidir. Çünkü bu kurum ve kuruluşların var olma sebebi
hedef kitlelerinin menfaat ve çıkarlarını koruyup gözetebildiği ölçüde anlam
kazanmaktadır.
Muhalefet bu
süreçte hassas bir yaklaşımı benimseyerek, mensuplarının kazanımları için
hükümetin yanında yer alıp, ortak çalışmalar yapmak zorunda kalan, hatta bu
sebeple muhalefetten uzak durmak zorunda kalan bu kesimlerin içinde
bulundukları durumu yadırgamamalıdır. Kısacası bu kesimlerin hükümete
yakın duruşları doğal kabul edilmeli ve bu koşullar dikkate alınarak bu
kesimlerle ilişkiler geliştirilmelidir. (Arslan, 2009).
4. HÜKÜMETİ ÜSTLENMEYİ HAZIR BEKLEMEK
Demokratik
yönetim sistemlerinde, yapılan seçimlerin ardından meclis aritmetiğinde en çok
sandalyeye sahip parti veya partilere seçmenler tarafından hükümeti kurma yani
ülkeyi yönetme görevi verildiği kabul edilir. Buna nazaran iktidardan daha az
bir oranda sandalyeye sahip olan muhalefet partisine ise; iktidar nezdinde
yürütmeyi denetleme görevi verilir. Ancak muhalefet partisi mecliste bulunma
sebebini yalnızca anayasal bir hak olan denetleme görevine indirgememelidir.
Muhalefet
partisinin iktidarın icraatlarına karşı alternatif politikalar üretip her
şartta hükümet olabilme sorumluluğuna sahip bir konumda hazır olarak beklemesi
ülkenin siyasi belirsizliklere sürüklenmemesi açısından önem arz etmektedir. Arslan
muhalefetin hazırlıklı beklemesinin şu nedenlerden dolayı önem arz ettiğini
belirtmektedir. (Arslan, 2009).
“Hükümetin
herhangi bir nedenden dolayı istifa etmesi veya meclisteki çoğunluğunu
yitirmesi durumunda ülkede siyasi krizin yaşanmaması için muhalefetin hükümet
boşluğunu hemen doldurur durumda beklemesi önem taşımaktadır. Bu nedenle
muhalefetin hükümeti üstlenebilecek kadro ve programı ile hazır beklemesi
gerekmektedir. Muhalefetin hükümeti üstlenebilecek konumda olması vatandaşlara
güven verebilecek ve ülkede siyasi belirsizlik yaşanmayacaktır. “
“Muhalefetin hükümeti
üstlenebilecek olması ekonomide psikolojik güven sağlayacaktır. Psikolojik
güven ekonomik aktörler açısından önem taşımaktadır. Çünkü siyasi
belirsizlikler yatırımları olumsuz etkileyebilmekte ve ülke ekonomik kayıp
yaşayabilmektedir. Psikolojik güven ayrıca yabancı yatırımcıları da olumlu
etkileyebilmekte ve ülke yabancı ülkeler nezdinde siyasi istikrar sunabilen bir
görünüm sergileyebilmektedir. “
“Muhalefetin
hükümeti üstlenmeye hazır konumda beklemesi vatandaşların siyasi yönetim
sistemlerine olan güvenini de arttıracaktır. Hükümetin krize girmesi durumunda
muhalefetin iktidarı sorunsuz bir şekilde üstleniyor olabilmesi vatandaşları
karamsarlıktan uzak tutacaktır. Muhalefetin Gölge Kabinesini oluşturup etkin ve
yapıcı çalışmalar yapması vatandaşları siyasi istikrar konusunda
endişelendirmekten uzak tutacaktır. “
“Böylece
muhalefetin anayasal görevleri olan hükümeti kontrol etmenin yanında, siyasi
belirsizlikleri ve siyasi rejim krizlerini önlemek için hükümeti üstlenebilecek
konumda hazır beklemesi yerinde olacaktır.”
Çalışmanın bu
aşamasında etkin bir muhalefet anlayışına sahip olabilmenin en önemli
etmenlerinden biri olan “Gölge Kabine” uygulamalarının Türkiye üzerindeki
yansımalarına değinmek istiyorum.
Gölge Kabine
uygulamasının Türkiye’de batıya nazaran çok eski bir siyasi geçmişinin
olmadığını Örmeci’ nin “Sosyal Demokrasi” adlı çalışmasına baktığımızda
görebiliyoruz.
1989 genel yerel
seçimlerinde Sosyal Demokrat Halkçı Parti (SHP) önemli bir zafere imza atarak,
seçimlerden yüzde 28,7 oyla birinci parti olarak çıkmıştır. Ancak bir süre
sonra SHP’li belediye başkanlarının isimleri birbiri ardına gelen skandallara
karışacaktır. Bu durum bırakın partinin oyunu arttırmayı, partinin isminin
ciddi bir şekilde lekeleyecektir. Akabinde 1990 yılında yeni oluşturulan
belediyeler için yapılan ek seçimlerde SHP oyu yüzde 12’ ye iniyor fakat beklenmedik
bir şekilde Demokratik Sol Parti (DSP) yüzde 31,2 oy almayı başarıyordu. İşte
SHP Türk siyasetinde yaşanan bu gelişmeler üzerine muhalefet partisi olarak Anavatan
Partisi (ANAP) iktidarına karşı Türkiye’de daha önce uygulanmamış olan çağdaş
bir çalışmayı gündeme getiriyor ve parti içerisinde “gölge kabine” kuruluyordu.
Kurulan gölge kabine vasıtasıyla partinin muhalefet etkinliklerine ciddi bir
boyut getiriliyordu. Türkiye’nin kurulan bu ilk gölge kabinesinde; İstemihan
Talay, Hikmet Çetin, İsmail Cem, Fikri Sağlar gibi tanınmış sosyal demokratlar
yer alıyordu. Yürütülen gölge kabine çalışmaları tüm iyi niyetine karşın,
medyatik olmaktan öte geçemeyip her hangi bir işlev yapamamıştır. Kısa bir süre
sonra çalışmanın durdurulmasıyla Türkiye’nin ilk gölge kabinesi dağılma
sürecine girmiştir. (Örmeci, 2010).
Türkiye’de 1990
yılında denenip ancak akıbeti kısa süren gölge kabine anlayışını Gürseler
“Eksiksiz Demokrasi İçin Öneriler” adını verdiği makalesinde biraz daha ileri
boyuta taşıyarak yalnız muhalefet partisinin değil iktidarında gölge kabinesi
olması gerektiğini söylüyor.
Bir oluşumun
gerçek manada siyasi parti olup olmadığını gösterme açısından gölge kabine uygulaması
büyük önem arz etmektedir. Gölge kabinesi olmayan muhalefet partisi olur mu;
Türkiye’de oluyor. Aslında gölge kabine uygulamasını muhalefet partisi ile
sınırlamamak gerekir. Çünkü siyasi konjonktürde kimin ne zaman iktidar, kimin
ne zaman muhalefet olacağı belli değildir. Bu noktada iktidardaki siyasi parti
dahil bütün partilerin gölge kabinesi olması gerekir. (Gürseler, 2011).
Gölge kabine
uygulaması partilerin olası bir iktidara gelme durumunda hazırlıklı olması
noktasında büyük faydalar sağlıyor. Uygulama sayesinde partiler hangi bakanlığa
hangi parlamenteri atasam telaşına kapılmıyor. Gölge kabine anlayışında, bakan
olarak atandığı alanda daha önce hiç çalışmamış ve projeler geliştirmemiş olan
deneyimsiz, liyakat sahibi olmayan siyasilerin bakan olmasının önüne geçilmiş
oluyor. Uygulamanın batıya dönük yüzüne baktığımızda 2010 yılında İngiltere’de
muhalefetteki partinin gölge içişleri bakanı adının bir eşcinsel skandala
karışması üzerine gölge kabinedeki görevinden istifa ettiğini görüyoruz. Kısacası
gölge bakanlık batıda istifa edilebilecek derecede bir makam olarak muamele
görmektedir. Burada atlanılmaması gereken, işlevli bir gölge kabine
hedefleniyorsa bu gölge kabinenin sadece bakanlarla sınırlı kalmaması gerekir.
Gölge kabine her şeyden önce partinin kurumsallaşmasına hizmet etmektedir.
Öncelikle partinin kendi bünyesinde bütün bakanlıkların ilgili birimlerini
kurması, sonrasında ise; kadrolu maaşlı çalışanlarıyla birlikte politikalar
üretmesi gerekmektedir. Böylelikle parlamenterler uzmanı oldukları veya olmaya
çalıştıkları gölge bakanlığa atanacak ve iktidar olduklarında ülke meselelerine
karşı büyük oranda tecrübe sahibi olacaklardır. (Gürseler, 2011).
SONUÇ
Etkin bir
muhalefet olabilmenin ölçütü “Gölge Kabine” uygulaması anlatılırken tanımlayıcı
bir yöntem kullanılmıştır. Bu noktada öncelikle kavramlar tanımlanarak
sonrasında muhalefet çeşitlerinin neler olduğu belirtilmiştir. Daha sonra
sağlıklı bir muhalefetin profesyonel çalışılabilecek ekiplerle mümkün
olabileceği anlayışı öne çıkartılmıştır.
Çalışmanın
ilerleyen safhalarında Türkiye’de muhalefet partileri başta olmak üzere siyasi
partilerin gölge kabine modelini uygulamadıkları, buna keza batıda özellikle
İngiltere’de oldukça yaygın bir uygulama olduğu görülmüştür.
Ayrıca çalışma
bir diğer öne çıkan sonucuyla; gölge kabine uygulamasının muhalefet partilerine
tecrübe kazandırdığı ve anayasal görevleri olan hükümeti kontrol etmenin
yanında alternatif politikalar üreterek iktidar olmak üzere hazır konumda
beklemeleri gerektiğini ortaya koymuştur.
KAYNAKÇA
Arslan, R.
(2009). Parlamenter yönetim sisteminde gölge kabineli muhalefet, Gazi
Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Dergisi, 11.(2).
Durç, A. (2010).
Türk muhalefet gelenğinde Demokrat Parti, Mukaddime Dergisi, 1,(2010).
Eryılmaz, B.
(2010). Bürokrasi ve siyaset bürokratik devletten etkin yönetime. (4. bs.).
İstanbul. Alfa Yayınları.
Eryılmaz, B.
(2012). Kamu yönetimi. (5. bs.). Kocaeli. Umuttepe Yayınları.
Gürseler, İ.
(2011). www.gurselertufan.av.tr , Eksiksiz demokrasi için öneriler, Erişim
Tarihi: 1 Aralık 2013.
İpek, H. (2011).
www.dha.com.tr, Muhalefeti çok iyi koruyup kollamak lazım, Erişim Tarihi:
1 Aralık 2013.
Kayalar, M.
(2002). Yönetim ve yönetici geliştirme amacıyla gölge yönetim konseptinin
incelenmesi ve işletmelerde uygulama olanaklarının araştırılması, yayınlanmamış
doktora tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta.
Kirman, E.
(2006). Çok partili döneme geçiş süreci ve Türk siyasal kültüründe muhalefet
olgusunun gelişimi 1946-1950, Yayımlanmamış yüksek lisans tezi, Süleyman
Demirel Üniversitesi, Isparta.
Mutlu, A.
(2005). Kurumsallaşmış demokrasilerdeki siyasi partiler sistemi ile ülkemizdeki
siyasi partiler sisteminin karşılaştırmalı değerlendirmesi ve özgün model
arayışları, Yayımlanmamış uz. tezi, İçişleri Bakanlığı, Ankara.
Örmeci, O.
(2010). ydemokrat.blogspot.com, Türkiye’de sosyal demokrasi, Erişim Tarihi: 1
Aralık 2013.
Tdk Güncel
Türkçe Sözlük, www.tdk.gov.tr, Erişim Tarihi: 1 Aralık 2013.
Turgut, N.
(2011). Siyasal muhalefet onsuz olmaz unsurudur, Atılım Üniversitesi.
Yıldız., H.
(2013). Türkiye’de parlamentarizm uygulamaları, İnönü Üniversitesi Hukuk
Fakültesi Dergisi, 4.(1).
***
CHP TARAFINDAN
AÇIKLANAN "GÖLGE KABİNE MODELİNE" İLK YORUM VE KATKILAR!
CHP, bakanları
adam adama markaja alacağı gölge kabine modeline geçiyor. Peki hayata
geçirilmesi planlanan bu modelle ilgili kim ne dedi?
(GÜNCEL. 21
Temmuz 2011 Perşembe Haber: ARZU ERDOĞRAL)
CHP, GÖLGE KABİNE MODELİNE GEÇİYOR.
CHP bu
uygulamayla bakanları adam adama markaja alacak. Konu ile ilgili konuşan CHP
Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin, “Laf olsun diye gölge kabine
kurmayacağız. Kabine üyelerini artık gölge gibi takip edeceğiz. Gölge kabine
sayesinde artık mağdur veya şikâyetçi vatandaşın bir muhatabı olacak. Türkiye’de
yeni bir muhalefet anlayışını hayata geçireceğiz” dedi. CHP’nin hayata
geçirmeyi planladığı yeni hedefini farklı kesimlere sorduk. İşte yanıtlar…
GEÇ KALMIŞLARDI…
AK Parti Grup
Başkan Vekili Mustafa Elitaş İyi yada kötü yaparlar bizim iktidar partisi olarak
bir şey söylememiz uygun değil. Bir yola çıkmışlar. Bugüne kadar yapmamaları
büyük bir eksiklikti. Geç kalmışlardı. Başarılar diliyoruz kabinelerine!
HEM CHP HEM TOPLUM AÇISINDAN
FAYDALI OLUR
AK Parti Rize
Milletvekili Nusret Bayraktar İyi niyetli çalışma olduğu sürece demokratik
toplumlarda; sivil toplum hareketlerinin, muhalefetin yapıcı eleştirileri ve
fikir üretmeleri faydalı olur. Muhalefetin kendine özgü "ben hükümet olsam
şunu şöyle yaparım" demesi öneriler açısından faydalı olur. Aslında iktidarın
çalışmalarına da güç katar. Böylece iktidar daha titiz, daha dikkatli olur.
Bizim zaten çalışma anlayışımız, çıtamız çok yüksek. Daha yükseklere
götürebilme açısından bir hizmet yarışı olur. Bu yarışta da iktidarın bu
faaliyetlerine bir başka siyasi partinin ulaşması mümkün değil. Hayal
edecekler, onların hayal ettikleri ise bizim yaptıklarımız kadar olur ancak.
Biz 2023 vizyonu ile ülkenin gelecek temellerine hazırlık yapma çalışmalarını
yürütürken onlar bizim yaptığımız çalışmaların programlarını alabiliyorlar.
Bizi takip etmeleri bir gelişme aslında… Bu muhalefetin alternatif bir hükümet
çalışması içerisinde olduğunu gösterir. Yapacakları bu tür çalışmalar hem CHP
hem toplum için faydalı olur diye düşünüyorum.
GÖLGE ETMEYİN BAŞKA İHSAN
İSTEMEZ
Zaman Gazetesi
Köşe Yazarı Hüseyin Gülerce CHP’liler gölge kabine kurarlarken bu işi sırf
muhalefet etmek için yaparlarsa o zaman da atasözünde olduğu gibi “gölge
etmeyin başka ihsan istemez” denilebilir. Aslında batı demokrasilerinde
böyle bir uygulama var. Bu kapsamda bütün ana muhalefet partileri ciddi bir
çalışma yaparak, halkı bilgilendirmek için gölge kabineler kuruyor. CHP bu işi
sırf hükümetin açıklarını arama yeni polemikler gündeme getirme gibi bir
anlayıştan uzak olarak yapabilirse faydalı olur.
POZİTİF MİSYON İKTİDARA
KATKI SAĞLAYABİLİR
Bugün Gazetesi
Köşe Yazarı Ahmet Taşgetiren Ana muhalefet partisinin böyle bir yapılanmaya
gitmesini çok doğru buluyorum. Ama muhalefette anlamsız olan boykottu. Halkın
ana muhalefet olarak görevlendirdiği bir partinin meclisi boykot gibi bir
tercih de bulunması kabul edilemez bir şeydi. Fakat daha sonra ana muhalefet
bundan vazgeçti; meclise girdi, yemin etti. Ana muhalefetin görevlerinden biri;
Hükümetin icraatını denetlemek, ikincisi kendini iktidara hazırlamaktır.
Normalde ana muhalefet yakın iktidar olarak görülür. Fakat CHP oy tabanı
itibariyle iktidar olabilir mi? Yakın gelecekte iktidar alternatifi midir? Bu
gibi sorular genelde olumlu cevaplandırılamıyor. Yakın veya uzak gelecekte
CHP'nin tek başına iktidarı akla gelmiyor. Her şeye rağmen kendisini
bakanlıklar seviyesinde ülkenin meselelerini anlamaya, değerlendirmeye,
alternatif görüşler geliştirmeye yöneltmesini doğru buluyorum. Aslında
kategorik karşı çıkmalar yerine daha pozitif bir muhalefetten söz edilebilir.
Alternatif düşünceler üretebilir. Türkiye dünyada etkinliği artan bir ülke
olduğu gibi bir yandan da sorunları olan bir ülke… Bu sorunların çözümünde de
iktidarı tek başına bırakmak ana muhalefet stratejisi olarak görülmemelidir.
Pozitif yönde muhalefet misyonu ifa edilebilir. Diyelim Kıbrıs sorununda,
dünyadaki ekonomik bunalımında, Türkiye Avrupa Birliği ilişkilerinde, terör
konusunda çok hayati problemler var. Artı bölgenin çok hayati sancıları var.
Bunun içinden yürüyerek Türkiye kendisine dünyada etkin bir rol arıyor. Ben ana
muhalefet pozitif misyonunun iktidara katkı olabileceğini düşünüyorum.
GÖLGE KABİNE İLE BU İŞİN
YÜRÜYEMEYECEĞİ CHP TARAFINDAN SÖYLENMESİ GEREKEN BİR SÖZ!
Gazeteci Yazar
Fikri Akyüz Gölge kabine açıklanmadan önce CHP şöyle bir karar almıştı.
Milletvekili çıkaramadığı yerlerde bazı milletvekillerini görevlendirdi.
Örneğin Ankara Milletvekili Mardin'de sorumlu olacak diyerek bir çalışmaya
gitti. Bu işin aslında tabiatına aykırı... Çünkü milletvekilleri her yerden
sorumludur. Gölge kabinesi için ise şunu söylemek istiyorum. “Gölge etmeyin
başka ihsan istemem.” Özellikle Milli Eğitim Bakanlığı'nda Muharrem İnce, Nur
Serter gibi isimlerin söylenmesi tamamen faciadır. Nur Serter'in neler
yaptığını biliyoruz. Muharrem İnce'nin de öğretmen kökenli olmasına rağmen
Milli Eğitim gibi çok önemli bir meselede tamamen ideolojik yaklaşımlarla
meseleye bakıyor oluşu ciddi bir sorun. Bunun dışında gölge kabineyle ilgili
söylenebilecek olan şu; birtakım gölge bakanların adı geçiyor, bu bakanlardan
bazıları başbakan yardımcısı olarak gözüküyor. Tek tek isimlere baktığımızda
birçoğu ideolojik takıntısı son derece yüksek olan isimlerden müteşekkil... Çok
azda olsa meselelere akli yönden bakan kişiler var. Fakat kamuoyunda Süheyl
Batum gibi, Nursel Serter gibi ideolojik çerçeveden bakan kişilerde yer alıyor.
Gölge kabine meselesi yıllardır hep tartışılır. Gölge kabine staratejik
açıdan da yanlış aslında. İktidar partisinde, birtakım bakanlar atanır. Bakan
olamayanlar bakanlık beklentisi içinde olur. Bu nefsanî bir şey… Dolayısıyla
kimse sesini çıkarmaz. Bir muhalefet partisinin gölge kabine oluşturması durumu
da gölge kabineye giremeyen milletvekilleri açısından ciddi bir rahatsızlık
oluşturur. İktidar değil ki 3 ay sonra kabine değişirse bende gelirim
düşüncesiyle bir beklenti içine girmiş olsun! Gölge kabine Avrupa'da
uygulanabilir. Çünkü halklar ve milletvekilleri arasında demokratik kültür
yaygın. Meselelere ülkenin çıkarlarıyla ilgili bakma açısı olduğu için
Avrupa'da işliyor. Ama Türkiye'de dediğim gibi iktidar olmakla birlikte
insanların nefsani duyguları kabarır. Bunu yadırgayamazsınız. Mühim olan bunu
eyleme sokarken bir tavır göstermemektir. Milli Eğitim Bakanlığı'na kendini
layık gören birisi iktidarda iken bakan olamamışsa çok fazla rahatsızlık
duymaz. Türkiye koşullarında söylüyorum bunu. Muhalefetten birinin bakan olması
çok ciddi bir rahatsızlık doğurur. Gölge kabine tamamı ile taktik ve stratejik
yanlışlık meselesi. Gölge kabineyle bu işin yürümeyeceği CHP açısından
söylenmesi gereken bir sözdür. Önemli olan iktidara gelebilmektir. Ben hiç
kimseye gölge olmak istemem demesi lazım. Kendi açısından konjonktürün en
müsait olduğu zaman bile iktidara gelemeyen bu partinin gölge kabine ile
meseleleri çözümlemeye çalışması herhalde ters tepecektir.
EKSİKLİKLER VAR AMA DOĞRU
BİR GİRİŞİM!
Gazeteport
Yazarı Ahu Özyurt Fikir olarak uzun süredir CHP'nin içinde konuşulan bir
konuydu. Modelin biraz İngiliz modeline yakın olduğu anlaşılıyor. Fikir
babasının Prof. Dr. Sencar Ayata olduğunu tahmin ediyorum. Çünkü bu konular da
o modeli en iyi bilen isim Sencar Ayata'dır… Anlaşılan o ki İngiliz modelini
CHP üzerinde deniyor. İşçi Partisi modelinin egzersizini yapıyorlar. Fikir
olarak doğru ve güzel… Fakat milletvekili ve bakanları tabandan kopuk çalışmaya
sevk edecektir. Pek çoğu yeni milletvekili olan ve (bazıları partiye bile yeni
girmiş isimler) kendileri mecliste AKP'nin performansına göre
konumlandıracaklardır. Gerçek seçmenler yada ulaşmak istedikleri seçmenler
dışında çok sağlıklı bir manevra olmayabilir. Doğal olarak CHP'yi defansif bir
pozisyona çeker. Sadece hükümetin attığı adımlara karşılık verir. Anayasanın,
demokratik açılımın konuşulacağı pek çok noktada açıkçası CHP'nin kendi içinden
politika üretmesi bana göre gölge kabine veya bakan takibinden çok kendi öz
politikasını belirlemesi açısından doğru olur. Aslında bu gölge kabine seçmen
gözünde de büyük örneği kopyalamak gibi duracak. CHP seçmeni onlar ne yapıyorsa
biz tepki veriyoruz gibi algılayacak. Tabi özgün metodlar üretebilirlerse parti
içinde çok önemli bir egzersiz olabilir. Diğer milletvekillerinin bir kısmı
yasama sürecinde çok yeni oldukları için belki bu dönem bu görevi almazlar. Ama
Kemal Kılıçdaroğlu gerekirse kabineyi 6 ay sonra değiştirir. Yerine başka
tecrübesi olan insanları alır. Meclis komisyonlarında ağırlık vermesini
istediği kişileri meclis komisyonunda görevlendirir. Böyle de bir görevlendirme
yapacağını görüyoruz. Elindeki insan havuzunu en iyi şekilde değerlendirecek
gibi görülüyor. Sonuç itibarı ile İngiliz modeli bunu ağırlıklı olarak iki
partili bir parlamentoda; yani Avam ve Lordlar kamarası olan bir parlamentoda
kullanıyor. Şimdi TBMM'de 3 parti ve aynı zamanda oldukça karmaşık bir de
bağımsız milletvekilleri grubu var. CHP'nin kendini gölge kabineyle tamamen AKP'nin
kurduğu kabineye angaje etmesi diğer muhalefet partileriyle işbirliği alanını
bana göre daraltır. Öte yandan onların kaygılarından faydalanma yada onların
gündeme getireceği konuları takip etme refleksini de zayıflatabilir. Aynı
zamanda tabanla irtibatın koparılması ve özgün bir politika üretilmesinin
engellenmesine sebep verebilir.
CHP’NİN NE YAPACAĞINA
CHP’LİLER KARAR VERİR
Akit Gazetesi
Köşe Yazarı Abdurrahman Dilipak İyi bir adım ama nasıl yapacaklarına bağlı…
CHP, bu konu hakkında eğer proje üretecekse (ki daha önce onları denediler ama
söylemediler, bizim projemizi çalarlar diye... Nasıl bir siyaset anlayışıysa?)
olumlu sonuçlar verir. Ama bir şey önermeyeceklerse, her şeyi eleştirmek
insanları yoruyor, geri teper. Gölge bir kabine oluşturacaksanız kendi
projenizi getireceksiniz. AK Parti’nin yaptığı anayasaya hayır demek, anayasa
yapmak değil. Böyle değil şöyle olsun, sizin dediğinizin maliyeti bu, benim
dediğimin şu tarzında bir haklılık mücadelesi yapmak gerekir. Ama CHP’nin bu
zihniyetle yeni bir kabine oluşturması demek Bakanlıkların açığını yakalayıp
bunu polemik konusu yapmak gibi bir anlam taşır. Bunun da bir faydası vardır
aslında; AK Parti daha dikkatli çalışır, hareket alanı sağlanır. Necip Fazıl’ın
bir sözü var; “Ey düşmanım sen benim ifadem ve hızımsın. Gündüz geceye muhtaç
bana da sen lazımsın” diye. Tabi burada konu düşman meselesi değil ama yıkıcı
propagandanın iktidarın hem denetimini yoğunlaştıracağını hem de ona cevap
verme adına daha aktif hale getireceğini düşünüyorum. Netice itibari ile
CHP’nin ne yapacağına CHP’liler karar verir.
TOPLUM YARARINI GÖZETEN
GERÇEK BİR MUHALEFET MODELİ DAHA İYİ OLUR
Yeni Şafak
Gazetesi Köşe Yazarı Özlem Albayrak CHP, gölge kabine modeli ile muhalefet etme
kararı almış. Bu kapsamda, kabine üyelerini gölge gibi takip edeceklermiş,
bütün bakanlıkları takip etmek üzere de CHP’den bir isim belirlenmiş.
Türkiye’de siyasal iktidarın en büyük handikabının; karşılarında,
tutarlı, faydalı, ayağı yere basan, ciddi bir muhalefet olmadığını düşünen biri
olarak memnuniyetle karşılamam gerekirdi. Ama karşılayamıyorum, çünkü çok yakın
bir zamana dek muhalefetten anladığı tek eylem, “çimlerin kesilme süresi
hakkındaki kanun”u bile anayasa mahkemesine götürüp iptal ettirmek olan bir
CHP’den söz ediyoruz. CHP’nin kemik geleneklerini değiştirmeye çalışan ama
değiştiremeyen bir siyasal parti olduğu da seçim sürecinde kanıtlandığına göre,
söz konusu durum “köstek olma işini abartma” olarak bile
yorumlanabilir. Kaldı ki, kabinenin eyledikleri ortada, bu eylemleri
tek bir kişinin takibine tahsis etmek birincisi, “geride kalan CHP’li vekiller
ne iş yapacak?” sorusuna yol açar, ikincisi CHP yönetiminin tek kişinin
takibindeki hata payının çoğalacağını düşünmedikleri anlamına gelir. Bu yöntem
bana kalırsa muhalefet etme biçimi filan değil, olsa olsa CHP’nin klasik göz
boyamacılığının ürünü olan yeni bir strateji. “Bakın bakın milletin yararı için
muhalefet görevimizi nasıl da yerine getiriyoruz” diye kendini gösterme çabası
içine girmek yerine, eylemleriyle bunu ortaya koysalar ve toplum yararını
gözeten gerçek bir muhalefete imza atsalar, daha iyi olurdu sanki. Umudum yok
ama bakacağız.
DEĞİŞİKLİK POLEMİĞİ DEVAM
ETTİREN İSİMLERLE YAPILIRSA BAŞARI GETİRMEZ
Siyaset Bilimci
Dr. Murat Yılmaz Doğru bir model… Ana muhalefet partisinin hükümeti
değerlendirirken birebir takip edecek olması önemli fakat bu iş iyi yapılırsa
ortaya verimli neticeler çıkarılabilir. Hem ana muhalefet partisi açısından,
hem kamuoyu açısından önemli. Hem de hükümettin ne yapıp ettiğini bu muhalefet
karşısında açıkça ortaya koyabilir. CHP'nin böyle bir gayrete girmesi şu
bakımdan önemlidir; CHP şimdiye kadar ideolojik gerekçelerle muhalefet
ediyordu. Gölge kabineyle ideolojik gerekçeler ötesinde bir pratiği
değerlendiren, ideolojik perspektifin ya da katı ideolojik perspektifin dışında
bir şey yapabiliyorsa bu anlamlı olur. CHP'nin bugüne kadar yaptığı gibi; rejim
ekseninde muhalefet ve polemiği devam ettirecek isimlerle bu değişiklik
yapılırsa bir başarı getirmez. Sadece şimdiye kadar olduğu gibi CHP'nin bu rejim
üzerinden yaptığı muhalefetin başarısızlığıyla sonuçlanır.
ON5YİRMİ5.COM & CHP'nin "Gölge Kabine Modeline" İlk Yorumlar!
ON5YİRMİ5.COM & CHP'nin "Gölge Kabine Modeline" İlk Yorumlar!