SİYASİ BAŞARIDA İLK ADIM:
ÜÇ KOYUNA ÇOBANLIK
(MUHATABA AÇIK MEKTUP)
Mehmet Halil ARIK (*)
Ey Vatandaş!..
Bir mesleği icraya karar verdinse, inceliklerini öğrenip öyle yola çıkmalısın.. Raconu öğrenmeden işe talip olup da laf ettirme arkandan..
Değirmenci mi olacaksın mesela, önce saçlarını ağartmayı öğreneceksin..
Ayakkabıcılık mı isteğin?… Bu yolda çok ayakkabı eskitmeyi belleyeceksin..
Atalarımızın “bir fırın ekmek yemek” diyerek özetledikleri deneyim kazanma, tam da budur aslında… “Bizde kafa ne gezer, bu ince tariften hisseler kapacak!..” deme sakın… Sürüden ve sıradan bir birey sayılmaya aldırmayıp, kulak verirsen büyüklerine çok şey var öğreneceğin!..
Siyasetçi mi olmak meramın!?..
Üç koyunla başlayacaksın işe.. Deneyimin geliştikçe artırabilirsin sürünün nüfusunu. Önce çırak olacaksın, sonra kalfa… Sonunda da usta…. Siyasi kavramları bilmeden siyaset yapmaya kalkarsan, ağzına yüzüne bulaştırır, ana muhalefet ve muhalefetin durumuna düşersin sonra...
Bakın, noktasına virgülüne dokunmadan, ne diyor, üç koyun güderek işe başlayıp hala mütevaziliğini koruyup anlayana dersler vermeye devam eden hem misyon, hem vizyon sahibi, karizmatik ve bilge lider, siyasetin müstakbel duayeni…
"Ana muhalefet ve muhalefet siyasi terimleri, kavramları iyi öğrenemedikleri için Türkiye siyasette şu anda sıkıntı yaşıyor.” Ve bağır, bağır bağırıyor müstakbel duayen, yırtınıyor, öfkeleniyor, bir şeyler öğretmek adına:
"3 koyun gütmemiş insandan bu ülkede siyasetçi olmaz"
Özellikle “bu ülkede” olmaz!” diye vurgulanıyor.. Belki diğer ülkelerde oluyordur.
Bizde siyaset, “gütmekle-güdülmekle” eş.
Bu nedenle bizdeki siyaset bu denli ileri-başarılı-gıpta ile bakılan üst siyaset.
Dünya siyasetine ve tüm ülkelerin liderlerine, içerdeki ve dışarıdaki, büyüklü küçüklü tüm üniversitelere bir ders niteliğindeki bu kısacık veciz mesaj Birleşmiş Milletler Genel Kurulu toplantısına katılmak için New York'a gitmeden önce Esenboğa Havalimanı'nda düzenlenen basın toplantısında ayaküstü verildi.
Dar vakitte bu kadarı söylene bilirdi ancak!.
Yeterli vakit olsaydı, devamı da gelirdi mutlak, bu veciz sözün.. Hem dünya liderleri, hem yandaşlar, hem de sürü-tebaa daha bir bilgilenirdi. Gösterilirdi dosta düşmana, siyasi başarının asli kaynağı. Denirdi ki;
“Ey Dünya Liderleri; üç koyun gütmeyi bilmeden başladınızsa işe, sıkıntı çekmeniz doğaldır ülkenizde… Zordur kalabalık nüfuslara sürü adabını öğretmek. Biat ve itaate uymayanları kolay yola getiremezsiniz!.. Tuttururlar, özgürlük, adalet, demokrasi diye… Tez elden öğrenin sürü adabını; gütmeyi ve güdülmenin inceliklerini, üç koyunla başlayıp!..”
Üniversiteler; Tez elden kapatın siyaseti öğreten tüm bölümlerinizi.. Tez elden üçlü-beşli sürüler edinin. Hocalarını da eğitin en kısa yoldan üçer-beşer koyunla… Olmazsa çırak verin hocaları çobanlara üç-beş aylığına. Tez elden gerçekleştirilmeli bu eğitim…
Ülkenin geleceği söz konusu, gayrisi teferruat…
Partidaşlarım; Aynı sudan içtiklerim, ayni yoldan geçtiklerim, beraber ıslandıklarım!..
Siyasete soyundunsa benimle omuz omuza, sende başla üç koyunla… “Üç koyun gütmemiş adamdan bu ülkede siyasetçi olmaz!..” Sürü adabını almamış, bu yolla deneyim kazanmamış kişiler gelmesin safımıza.. Koyun yerine sığır da olur!.. Ama mutlaka “gütme-güdüleme ve güdülenme” eylemini bilmeli iyi bir siyasetçi!..
Kulakları duymasın, yarım asrı aşkın süredir bir türlü iktidar olamayanların eksiği işte bu!.. Gütmeyi bilen kişi, sopayı, övendireyi, ucu çivili mizmireyi kullanmayı iyi bilir..
Ya öğren de gel, ya da hiç gelme!..
Kaz da olur!..Nihayetinde bu bir deneyim-staj. Gürültücüdürler ama yolarken fazla ses çıkarmazlar. Usulüne uygun yolmayı bellersin bu yolla.. Ne olursan ol gel!.. Ama mutlaka gütmeyi ve güdülmeyi iyi bil de gel!..”
“Ey halkım; Karakoyunlar saldım önünüze… Sizlere rehber olsun diye.. Bozmayın sürü adabını. Kitap-ehline uyun.. Biat ve itaatte kusur etmeyin.. Etmeyin ki, erzak torbaları eksiksiz ve kesintisiz ulaşsın kapınıza.. Hem sadece bu dünya yok!.. Öteki de var!.. Asıl a-bı hayat orada!.. Dünya malı dünyada gerek, sizler ahiretliksiniz, size ne gerek!.. Çok mal çok haram, çok haram çok günâh.. Çok günâh, süresiz cehennem!.. Gönlüm razı olmaz nar-ı cehennemde yanmanıza!..
“Son bir şey daha!..
Beni seç, temsilcin olayım diye sana gelenlere, önce bi sor; üç koyun güttün mü diye, veya üç sığır, üç kaz..!? Hayır’sa cevabı uzak dur ondan!.. güdemez seni!.. Ayrılmayalım sürüden. Ya kurt kapar, ya ok batar!..”
SONUÇ VE YORUM!..
Derler ki; Her ülke, lâyık olduğu yönetimle yönetilir. Oysa gerçek tam bu değil!..
İnsanlar nasıl bir yönetimle yönetileceklerse öyle eğitilirler.. Eğitim sistem ve biçimini seçme özgürlüğünden yoksun insanlar, yönetim biçimini de seçme hakkına sahip değildirler..
İşte bu nedenle, irade-izan-şuur-mantık ve vicdan sahibi herkese düşen öncelikli görev, aklını kullanmayı bilmek ve kendini eğitmektir.. Savaşın özü ve hedefi doğru seçilmedikçe, hedefe ulaşmadan yolda kırılır oklar… Eğitim konusunda yolda düzülmez kervan… Kuzgun leşe konmaya hazır!.. Yem olma kuzgunlara. Gereken yeterince açık Mustafa Kemal’ in Hitabesi’nde ve Bursa Nutku’nda…
Özetin özeti; Ya devlet başa, ya kuzgun leşe!.. Tercih hataları akgünlere götürmez insanları. Üç koyun gütmeyi siyasette başarının ilk adımı sayan zihniyetin en büyük korkusu, eğitimli ve bilgili toplumdur!.. Çıkış yolu eğitimde görülmeli ve “eğitim gibisi yok!..” deyip, bugünden işe koyulmalı… Ulusal Kemalist aydınlık kapılar ancak böyle açılır!..Ve böyle çıkar; “Karanlıklar Aydınlığa!”
Teslim olursan üç koyun güderek siyasete atılmışların iradesine, hem rezil hem rüsva olursun, acımazlar binerler ense köküne!..
Koyun olursan güdülürsün, eşek olursan binenler çok olur sırtına, kaz olursan yolunursun!... Sığır olursan, üvendire ile çıkarlar karşına!..
Olacaksan bari keçi ol da bilsinler inadını, yolamasınlar tüylerini, binemesinler sırtına ve de kolay güdemesinler seni!..
(*) Mehmet Halil Arık, Emekli Eğitimci–DENİZLİ,
mail: mehmethalilarik@gmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder