GÖZÜMÜZ
AYDIN…
Yalçın KOÇAK
Kiew’deki
meydancılar Rus yanlısı Başkanı kovmayı başardılar, AB’cileri sevindirdiler,
ama toprak kaybettiler. KIRIM ellerinden gitti. Bizim Çapulcularımızın, Gezicilerimizin sağduyusuna hayranım diye yazmıştım,
işte gerekçesi.
Kırım niçin, niye önemli?
Arkasındaki
Azak kapalı denizine Kerç Boğazı ile bağlı olan coğrafyayı, boğazı kontrol
ettiği için kıymetli Rusya’nın kalbine kadar giden suyolu kanallar bu boğazdan
Karadeniz’e bağlanıyor, bunun için kıymetli.
Rusya’nın
Karadeniz filoları Sivastopol ve Yalta hatta Balıklava (Balıkova)’da üsleniyor.
Rus donanmasına 12 uçak gemisi yapmış, sayısız nükleer denizaltı inşa etmiş
dokların olduğu Nikolayev’ide buradan kontrol edebiliyorlar.
Kırım meselemiz diye defalarca yazdık.
Partilerimizin
kendi programlarında yazdıkları veya söyledikleriyle İktidar ya da hükümet
ortağı olduklarında yaptıkları farklıdır. Bürokrasi, demokrasiyi devlet adı ve
gölgesiyle perdeler, terbiye eder,
evcilleştirir, kısırlaştırır. İşte Kırım konusunda da, Batı Trakya, Kıbrıs,
Adalar, Musul meselesinde, Suriye altı üstü Şam vilayetimiz meselelerinden de
kısır döngüye girdiğimiz fotoğraf ortada.
Kırım romanı, trajedyası başlıyor.
Sivil
inisiyatifler, kültürel diplomasi hamlesi başlatmalıdırlar. Kırım kamu
diplomasisine bırakılamaz, bırakılmamalı da. Ne diyecekler; Biz Ukrayna’nın
Toprak bütünlüğünden yanayız. Irak için de, Suriye için de söylemişlerdi???
Tarihte
Ukrayna adıyla bir devlet yok, Ukraynalı diye bir millet bir kavim de yok. Bu
laf benim değil Putin’in uzun yıllar önce Bush’a söylediği bir sözdür. O günden
beri ne politika ürettik, bu günlere hazırlığımız neydi, araştırılıp,
soruşturulup, ilgililerinin sorgulanması gereken bir konudur.
Ruslarla
yaptığımız Küçük Kaynarca antlaşmasının centilmenlik dokümanında Kırım’dan Rus bayrağı inerse, Türk bayrağı
çekilecek şekilde bir kozumuz varken geçmiş yılarda bu istenmemiş, Ukrayna
kurulmuş, Kırım otonom, özerk bölge statüsünde tutulmuş (bakın hep ayrı ve
özelliği korunmuş) tarihi anlaşmadan doğan Türk, Tatar hakları sözde de olsa
muhafaza edilmiştir.
Kırım
Parlamentosunda Rusların işi olmamalı. Onlar sonuçta oraya yerleştirilmiş
Rusya’nın memurları. Aynı oyun İngilizlere kiralık verilen Kıbrıs adasında da başımıza
geldi. Biz Kıbrıs Rumlarına egemenlik hakkı vermemişiz ki. Onlarla bir savaş
olmamış bir harp kazanmamışlar, Kıbrıs’ta nasıl devlet oldukları muamma,
İngiliz piçliği…
Bir değil, beş değil.
Hep aynı numara..
Özbekistan
da, Kırgızistan da, Sibirya da 3. Kuşağını yetiştiren Tatar kardeşlerimiz
fukaralıktan ötürü memleketlerine dönememekte, aslında bir dönebilseler
nüfusları misliyle artacak, her şey onların lehine gelişecek değişecek.
Sosyolojik olarak bu bizim de son nesil, son fırsatımız.
İşte devlet ve organizasyona burada ihtiyaç
vardır.
1989’da
Bulgaristan’dan göç dalgası kapıya dayandığında Bürokrasi ve Diplomasi bize 30
bin kişi ya gelir, ya gelmez diyordu. Sayı 400, 500 bini geçmişti. Allah
Bürokrasiye muhtaç etmesin, etmesin de her şeyi ona bırakmış sistem. Sistemi
aşmak ve sorgulamaksa Terörizm suçu;
Nato’nun dahi ilgi sahasına girer, önce Evet, sonra Hayır diyenler,
neden gittiklerini dahi bilmeden Silivrilerde, Hasdallarda süründüler.
Akıllı
politika üretebilmeyi başarırsak Çanakkale ve İstanbul boğazlarından sonra 3.
Bir boğazımızın olması işten değil.
Yeni Yaltamızı yazalım, Kerç’te balık hoş olur….