Demokrat Parti (DP)
Genel Başkan Yardımcısı ve Demokratlar Kulübü Yönetim Kurulu Üyesi Doç. Dr.
Mehmet Özdemir Kıbrıs’ta yaşanan son olayları değerlendirdi:
“Kıbrıs’taki güvencemiz Cumhurbaşkanı Derviş
Eroğlu’dur”
Demokrat
Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Özdemir Kıbrıs’ta (KKTC)
yaşanan son gelişmelerle ilgili olarak yaptığı açıklamada: “ Kıbrıs’taki
güvencemiz Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu’dur” dedi.
Demokrat
Parti (DP) Genel Başkan Yardımcısı Doç. Dr. Mehmet Özdemir, yaptığı yazılı
açıklamada şu görüşlere yer verdi:
TÜRKİYE'DE MAHALLİ SEÇİMLER VE KASET KAVGALARI!...
TÜRKİYE'DE MAHALLİ SEÇİMLER VE KASET KAVGALARI!...
“
Türkiye’de Mahalli Seçimler ve kaset kavgaları ile göz gözü görmez
bir kargaşa yaşanırken KKTC’de ilginç gelişmeler olmaktadır. Kıbrıs sorununa
kalıcı ve sürdürülebilir bir çözüm getirmek için geçtiğimiz ay ortalarında
Kıbrıs Türk ve Rum liderlerinin altına imzalarını koydukları ortak metnin ara
bölgede Birleşmiş Milletler (BM) Misyon Şefi Lisa M. Buttenheim tarafından
okunmasından sonra bir ‘iyi niyet dalgası’ yayılmıştır. Özellikle Türk ve Rum
müzakerecilerin çapraz görüşmeleri (Türk müzakerecilerin Atina’yı, Rum
müzakerecilerin Ankara’yı ziyareti) memnuniyetle karşılanmıştır.
“Nihai hedefleri Türkleri, Rumların tebaası ve ikinci sınıf
vatandaş yapmaktır.”
Rum
Lider Nikos Anastasiadis, geçmişteki Rum devlet başkanlarından biraz farklı
gibi gözükmektedir. Rumlar, şimdiye kadarki müzakerelerde kendilerini sürekli
olarak, adanın ve mevcut tanınmış devletin sahibi görmüşlerdir.
Ada’nın tümüne sahip ve egemen olmadıkça da Türklerle herhangi bir anlaşmaya yanaşmamışlardır. Hep bir bahane bulup, masadan kalkmayı ve Türkleri de oyunbozanlıkla suçlamayı adet haline getirmişlerdir.
ALDIKLARI TAVİZLERİ "BÜYÜK KAZANÇ" OLARAK GÖRÜYORLAR!..
Bu müzakerelerden elde ettikleri en büyük kazanç; aldıkları tavizleri ‘kazanılmış hak olarak’ görmüşlerdir. Her yeni müzakereye de o noktadan başlamışlardır. Nihai hedefleri de Türkleri, Rumların tebaası ve ikinci sınıf vatandaş yapmaktır.
Ada’nın tümüne sahip ve egemen olmadıkça da Türklerle herhangi bir anlaşmaya yanaşmamışlardır. Hep bir bahane bulup, masadan kalkmayı ve Türkleri de oyunbozanlıkla suçlamayı adet haline getirmişlerdir.
ALDIKLARI TAVİZLERİ "BÜYÜK KAZANÇ" OLARAK GÖRÜYORLAR!..
Bu müzakerelerden elde ettikleri en büyük kazanç; aldıkları tavizleri ‘kazanılmış hak olarak’ görmüşlerdir. Her yeni müzakereye de o noktadan başlamışlardır. Nihai hedefleri de Türkleri, Rumların tebaası ve ikinci sınıf vatandaş yapmaktır.
Rum
Lider Nikos Anastasiadis, ekonomik olarak iflas ve bataklığın dibinden
kurtulmanın tek çaresi olarak, tek yönlü olarak ilan ettikleri münhasır
ekonomik bölgelerinin içinde yer alan petrol ve doğalgazdan yararlanmayı
görmektedir.
Rumlara kalsa, bu kaynaktan Türk’lere bir cent bile vermezler.
Ancak anlaşılan birileri; Anastasiadis’ın kulağına, adaya barışı getirerek federasyon, konfederasyon veya bizim tercihimiz iki ayrı devlet gibi bir çözümün bulunmaması durumunda, doğalgazın ve petrolün çıkarılamayacağı gerçeğini fısıldamıştır. Hatta bu işin gerçekleşmesi gerektiğini, İsrail’in de beklentileri açısından şart olduğunu hatırlatmıştır.
Rumlara kalsa, bu kaynaktan Türk’lere bir cent bile vermezler.
Ancak anlaşılan birileri; Anastasiadis’ın kulağına, adaya barışı getirerek federasyon, konfederasyon veya bizim tercihimiz iki ayrı devlet gibi bir çözümün bulunmaması durumunda, doğalgazın ve petrolün çıkarılamayacağı gerçeğini fısıldamıştır. Hatta bu işin gerçekleşmesi gerektiğini, İsrail’in de beklentileri açısından şart olduğunu hatırlatmıştır.
“Kıbrıs’ta her şey güllük gülistanlık değildir”
Ancak
Kıbrıs’ta her şey güllük gülistanlık değildir. Kıbrıs’lı Rumların şöven
milliyetçiliğinin akılla ilişkisi hiçbir zaman olmamıştır. Papadopulos
liderliğindeki ‘Megalo İdea’, panhelenizm taraftarı DİKO partisi hükümetteki 4
bakanını çekmiştir.
Geri kalan 7 bakan da Rum lidere yeni bir kabine revizyonu fırsatı vermek için istifa etmişlerdir. Böylece görüşmeler ilk meyvesini Anastasiadis hükümetinin yıkılmasıyla vermiştir. Bu istifalar Rum liderin Amerika ve AB nezdinde elini güçlendirecektir.
Rum tarafı bu istifa olayını dünyaya ve bize karşı bir taktik olarak kullanacaktır. ‘Beni daha fazla zorlamayın, hükümetim de istifa etti. Türklere taviz veremem. Sonuçta bu varacağımız anlaşma halkın onayına gidecek. Halkta ne kadar tepki olduğunu görüyorsunuz’ diye baskılara karşı duracaktır.
Geri kalan 7 bakan da Rum lidere yeni bir kabine revizyonu fırsatı vermek için istifa etmişlerdir. Böylece görüşmeler ilk meyvesini Anastasiadis hükümetinin yıkılmasıyla vermiştir. Bu istifalar Rum liderin Amerika ve AB nezdinde elini güçlendirecektir.
Rum tarafı bu istifa olayını dünyaya ve bize karşı bir taktik olarak kullanacaktır. ‘Beni daha fazla zorlamayın, hükümetim de istifa etti. Türklere taviz veremem. Sonuçta bu varacağımız anlaşma halkın onayına gidecek. Halkta ne kadar tepki olduğunu görüyorsunuz’ diye baskılara karşı duracaktır.
Bu
bir oyundur ve egemen güçler yine Rumlara karşı uygulayamadıkları baskı silahını,
her zamanki gibi Türklere doğrultacaktır. Hele dışarıda itibarını gün be gün
kaybeden bir Türkiye ve durdurulamaz akıbetini önlemeye çalışan bir Başbakan
varken…
MİLLİYETÇİLİĞİNDEN EMİN OLDUĞUMUZ LİDER, EROĞLU...
MİLLİYETÇİLİĞİNDEN EMİN OLDUĞUMUZ LİDER, EROĞLU...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder