26 Nisan 2014 Cumartesi

HAŞİM KILIÇ: Türkiye Cumhuriyeti Anayasa Mahkemesi Başkanı ve 52. yıl hitabı!...

Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç konuştu!...
VESAYET'İ ŞİDDETLE REDDETTİ!...
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesinin kuruluşunun 52. yılı kapsamında (25 Nisan 2014, Cuma günü)  yaptığı açıklamasında "Yargı, milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir, olmamalıdır" ifadesini kullandı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç tarafından son dakika flaş açıklamalar gelmeye başladı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Kılıç "Yeni bir vesayet sisteminin oluşmasına tanık olduk. Kimse bu yeni oluşumun günahından kendini soyutlamaya çalışmasın. Tarih olanları kaydediyor" dedi.
Yargı ağır suçlamayla karşı karşıya
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç "Yargı, milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir, olmamalıdır. Son dönemde yargı, paralel devlet diye nitelendirilen çok vahim, çok ağır suçlamayla karşı karşıyadır. Bu suçlama üzerinde kaldığı sürece yargı ayakta kalamaz" ifadelerini kullandı.
Vesayet şiddetle reddedilmeli
Haşim Kılıç, "Yargı üzerinde oluşan ya da oluşacak siyasi, ideolojik, dini ve mezhebi tüm vesayetçi anlayışlar herkes tarafından şiddetle reddedilmelidir" şeklinde konuştu.
Anayasa Mahkemesinin kuruluşunun 52. senesi sebebiyle Başkan Haşim Kılıç tarafından önemli açıklamalarda bulundu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesinin kuruluşunun 52. yılı kapsamında bugün yaptığı açıklamasında  "Yargı, milletin iradesine tuzak kurulacak yer değildir, olmamalıdır" ifadesini kullandı.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, "Yargı, milletin istemine tuzak kurulacak yer değildir, olmamalıdır. Son zamandaki çok ağır suçlamalar üzerinde yapışık kaldığı sürece yargının ayakta kalması " diye konuştu.
Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç, Anayasa Mahkemesinin kuruluşunun 52. senesi dolayısıyla tertip eden merasimde yaptığı konuşmada, "Yargı üzerinde oluşan veyahut oluşacak politik, ideolojik, dini, ırkı ve mezhebi tüm vesayetçi anlayışlar, başta yargı üyeleri olmak üzere herkes tarafından şiddetle reddedilmelidir." ifadelerini kullandı.
"TAZİYE MESAJI" GÖNDERİLENLERİN 
BAYRAK TÖRENLERİ VE KUTLAMA REZİLLİKLERİNE BAKIN!...
AYM Başkanı Haşim Kılıç, "Kamu gücünü tesirli bir şekilde kullanan yargı, siyasi ve ideolojik yapılanmaların hedefinde her vakit ele geçirilmesi şart olan bir kale olarak görülmüş, ele geçirenler de kendi vesayet sistemini dayatmanın gayretine düşmüştür. Kaleyi ele geçiremeyenler ise yarının bağımsızlığının ve tarafsızlığının ne kadar hayati bir ehemmiyete sahip olduğunu söyleyip durmuşlardır. Kaleyi işgal edenler de yargıyı, siyasi düşüncelerine ve ideolojilerine lojistik destek sağlamak için ya da rakiplerinden intikam alma aracı olarak kullanmışlardır. Vurgulayarak dile getiriyorum. Bu anlayış ve işgalden kurtulmadıkça bağımsız ve tarafsız bir yargının oluşması hayaldir." ifadelerini kullandı.
"Yargı, milletin istemine tuzak kurulacak yer değildir, olmamalıdır" diyen Haşim Kılıç, konuşmasına şöyle devam etti:
"Son zamanda yargı, bu konuyla alakalı 'paralel devlet' ya da 'çete' diye nitelendirilen çok vahim, çok ciddi ve çok ağır suçlamayla karşı karşıyadır. Bu suçlama üzerinde yapışık kaldığı sürece yargının ayakta kalması mümkün değildir.
Yeni bir vesayet sisteminin oluşmasına şahit olduk. Kimse bu yeni oluşumun günahından kendini soyutlamaya çalışmasın. Tarih olanları kaydediyor. Bunları konuşmak, gerçekleri itiraf etmek ve cesaretle çözüm yolları bulmak zorundayız."

24 Nisan 2014 Perşembe

Türk Parlamenterler Birliği onursal başkanı Hasan Korkmazcan’dan “ABD senatosuna muhtıra gibi uyarı.”

Türk Parlamenterler Birliği (TPB) onursal başkanı Hasan Korkmazcan’dan
“ABD senatosuna muhtıra gibi uyarı.”
İşte Ermenistan ve Erivan metrosu!...
TPB Onursal Başkanı ve TBMM E.Başkanvekili Hasan Korkmazcan “ABD senatosunda gündeme getirilen 24 Nisan Ermeni yalanı olan soykırım iddiaları “ üzerine çok sert bir yazılı açıklama yayınladı.
Korkmazcan, tarihe atıf yaparak ABD senatosunun her yıl Türk milleti ve Türkiye Cumhuriyeti ‘nin onurunu dikkate almaksızın yaptığı hataları tekrar etmesini 2005 yılında bizzat ABD Başkanı BUSH tarafından cevaplandırılan mektubuyla destekleyerek “ABD devletinin resmi görüşünün, ABD’li Senatörlerle örtüşmediğini açıkladı.”
Hasan Korkmazcan’ın yazılı açıklaması şöyle;
“AKP iktidarının milli davalarımıza kayıtsızlığı, milletimize ve devletimize düşman odakların cüretini pervasızlık derecesine getirmiştir. İktidar, Türkiye aleyhindeki birçok projeye göz yumarak ya da destek vererek karşı tarafların işbirlikçisi konumuna düşmüştür.
Doğu Akdeniz’de İsrail, Rum, Yunan üçlüsü ABD ve AB desteğiyle Türkiye’yi dışlayan bir statüko inşa etmekte, PKK fiili bir koalisyon ortağı olarak iktidarla kan üzerinden pazarlık yapmaktadır.
Bütün bu gelişmelerde İktidarın işbirliğinden cesaret alanlar şunu unutmamalıdır: Türk milleti hukuk ve insanlık dışı hiçbir oldubittiyi kabul etmez. İşbirlikçi iktidarlardan alınan haksız tavizler yok hükmündedir. Gasp ve Şantaj yoluyla kurulan statükolar sonuç olarak yıkılacaktır.
Türk Milleti, bugünkü iktidar yöneticilerinin kişisel çaresizlikten ya da Türk düşmanlarıyla “TEVHİD ETTİKLERİ” kişisel çıkarlarından yararlanmaya kalkışanları not etmektedir.
Türk Parlamenterler Birliği Genel Başkanı olarak dünyanın birçok ülkesindeki Türkiye aleyhine yapılan çalışmalara karşı ilgili devlet, hükümet ve parlamento yetkililerini uyarmak üzere defalarca konuları izah eden mektuplarla görüşlerimizi bildirmiştik.
Bunlardan bir tanesi 18 Nisan 2005 tarihinde zamanın ABD Başkanı George W.Bush’a göndermiş olduğum uyarı mektubudur. O günkü ABD Başkanı Bush’a yazmış olduğum mektuba ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından resmi olarak verilen cevap şöyledir.
Elimde bulunan tarihi belgeyi kamuoyunun bilgisine özetle sunuyorum:
“Sayın Başkan Korkmazcan,
Başkan George W.Bush’a yazmış olduğunuz, 20 Yüzyılın başlarında gerçekleşen tarihi olayların yeniden incelenmesi ile ilgili Türkiye’nin son adımlarını içeren mektubunuz için teşekkür ederiz.
TBMM’nin dünya arşivleri üzerinde yeniden çalışılması konusundaki atılımını destekliyoruz. Ortak tarihleriyle ilgili olarak Ermeni ve Türk hükümetleri ile sivil toplum aktörlerinin akademik, sivil toplum ve diplomatik düzeyde tartışmalarını destekliyoruz.
Bu önemli atılımı benim dikkatime sunmanızdan dolayı teşekkür ederim. ABD-Türkiye ile ilişkilerini güçlendirmek ve ortak amaçları doğrultusunda birlikte hareket etme düşüncesindedir.” ABD Başkanı George W.Bush. Adına cevap verilmiştir.
ABD’Lİ SENATÖRLER BU DURUMA AÇIKLAMA GETİRMELİDİR.
ABD’li senatörler sözde Ermeni soykırımı iddialarıyla ilgili olarak 2014 yılında değişen şeyin ne olduğunu açıklamak zorundadır. ABD’li senatörlerin Türkiye Cumhuriyeti devleti ve Türk milletine düşmanlığı nedir?
ABD’nin resmi politikasını ortaya koyan bu belgenin yazıldığı tarihten sonra tek bir yeni gelişme olmuştur. O da AİHM’in  Perinçek-İsviçre davasında verdiği karardır. AİHM kararı soykırım yalanını çürüten, uluslar arası bağlayıcılık taşıyan bir mahkeme hükmüdür.
ABD’li Senatörlerin şimdiki yetkili çevrelerin suskunluğunu değil, Perinçek’in meydan okuması sonucu AİHM kararıyla oluşan hukuki durumu dikkate almaları zorunludur.
Siyasi irade her şeyi bir kenara bırakarak Türk Milleti ve Türkiye Cumhuriyeti’nin onuruna kast eden bu oyunu derhal bozmalıdır.”dedi.

12 Nisan 2014 Cumartesi

Hasan Korkmazcan ve Bir PANEL'in ardından...

‘İhanete hayır;
Türk Milleti ve Devleti Bölünemez’
“İhanete hayır, Türk Milleti ve Devleti Bölünemez “paneli Ankara’da ABEM (Ankara Barosu) konferans salonunda gerçekleşti.
ANKARA- “İhanete hayır, Türk Milleti ve Devleti Bölünemez “paneli Ankara’da ABEM (Ankara Barosu Eğitim Merkezi) konferans salonunda 09 Nisan 2014, Çarşamba günü gerçekleştirildi. Toplantının açılışını Türkiye Sivil Toplum Birliği Başkanı Sadi Somuncuoğlu Yaptı. Panel yöneticisi olan Hasan Korkmazcan yaptığı konuşmada “Mücadeleyi başlatıyoruz. Cumhurbaşkanlığı seçimleri mücadelenin ilk adımıdır” dedi.
Mücadele başlıyor. 
İlk adım Cumhurbaşkanlığı seçimi.
Türkiye Sivil Toplum Birliği Panelinde konuşan; Türk Parlamenterler Birliği Onursal Başkanı, TBMM (eski) Başkan Vekili ve 4 dönem Denizli Milletvekilliği yapmış olan Hasan Korkmazcan iktidara çok sert ifadelerle yüklendi.
Hasan Korkmazcan” Başbakan Erdoğan artık güven kaybetmiştir. Kanunlara uymayan bir Cumhurbaşkanı, Cumhur’un başı olamaz “dedi. Korkmazcan yaptığı konuşmada şunları söyledi: “Bugün, küçük bir salonda ama çok büyük bir hak ve adalet aramak için toplanmış bulunmaktayız. Buradan, büyük bir ulusu parçalama zihniyetine ve “ihanete hayır” diyoruz.
Türk Ulusu her şeyi affeder ancak ihaneti asla affetmez.
Tarihimiz bunun örnekleriyle doludur. Bu Millet, düşmanlarının hainlerini bile cezalandırmıştır. Devlet olmanın en önemli gereklerinden biri ihanetle mücadele etmektir. Üzülerek belirtmeliyim ki, hukukun askıya alındığı bir süreç yaşıyoruz. Bu süreçte, bugünler daha iyi günler, kötü günler ilerde diyenlere sesleniyorum. Şu anda içinde yaşadığımız günler en kötü günlerdir, bundan daha kötü bir durum olamaz.
Türk Milleti adını bilinçli olarak silmeye çalışıyorlar.
Bunu yapmaya çalışan hainlere sesleniyorum. Dünya’daki tüm kütüphaneler yıkılıp, kitaplar yakılmadan, tüm sanat eserleri yıkılmadan, Türk adını yeryüzünden silmek mümkün olmayacaktır. Geçmişte bu görüşe katılan ama bugün aksi davranışlar sergileyen kişileri, her şeyden önemlisi TBMM’ni bu görüşe sahip çıkmaya davet ediyorum.
Bu son çağrıdır.
Bu son çağrıdır. İçinde bulundukları hukuksuz durum, hükümeti, bu ülkeye ihanet eden PKK terör örgütü ile aynı statüye getirir ve onlarla aynı sonu paylaşmalarını sağlar. ASALA ile EOKA’cılar ve onların hasta zihniyetli destekçileri, yıllarca, yüce Türk Milleti’nin ırkçı bir millet olduğunu söylediler.
Bu iftiradır.
Bu bir iftiradır. Türk Milleti asla ırkçı olmamıştır, hattâ, ırkçılık düşüncesine en uzak millet, Türk Milleti olmuştur. Aksi olsa birleştirici, bütünleştirici, insani değerleri yüksek bir millet olmasa bu kadar uzun süre yaşaması mümkün olmaz ve tarihin derinliklerine çoktan gömülürdü. Aynı zihniyettekilerin attığı ikinci bir iftira var. Türkiye, terörle mücadelede başarı kazandı, ancak bu dönemde, 17 bin faili meçhul cinayet işlendi iftirasıdır.
Türk Milleti, hiçbir zaman cinayet işlememiştir.
Yetkililer niçin bu iftiraya karşı bir kampanya yürütmüyorlar? Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türk Devleti’nin köklü gelenek ve görenekleri ile ilkelerinden oluşmuştur. Bu Anayasa’da değiştirilemeyecek hükümler vardır. Değiştirilemeyecek maddelere dokunan Meclis gayrimeşru olur. Bizim en büyük gücümüz, yüce Türk Halkı’nın bize olan güvenidir. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, bu güveni kaybetmiştir.
İsteyen herkes Başbakan’dan istediği tavizi koparabilir.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bu güveni kaybetmesi ve içinde bulunduğu durum nedeniyle tehdit altındadır. Başbakanın tehdit altında olması demek milletin tehdit altında olması demektir. Onu bu tehditten kurtarmak bilinçli Türk Halkı’nın elindedir. Devlet milletin devletidir. Millet çağlayan bir ırmak, bizler ise bu ırmakta bir damlayız. Bir milletin, adını, kendi iradesiyle değiştirmem mümkün mü?..
Geçmişte, Japonya, Almanya ve İtalya Anayasa’larını zorla değiştirenler bile bunların isimlerini silmeyi başaramamışlarken; kim bize, Türk ismi Anayasa’dan çıkacak diyebilir ki?.. Bu salondakiler, karar verirsek, bu toplantıyı, gider, bu vatanın ayrılmaz bir parçası olan Diyarbakır’da da yaparız. Bunu kimse engelleyemez… Kötümserliğe kapılmayalım ama mevcut durumu da seyretmeyelim.
Ülkesini seven bizlerin yapacak işleri var.
Bir proje etrafında birleşmeli ve bir plan dâhilinde çalışmalıyız.
Bu proje; emperyalizmin dayatmalarına hayır diyerek direnmek, insan hakları ve hukuk çerçevesinde ülkemize sahip çıkmaktır. Terör örgütü üyeleri ve bu zihniyeti destekleyen bölücüler asla affa uğrayamazlar. Bölge halkıyla doğrudan temas kurmalı ve bölücüleri aradan çıkarmalıyız.
Cumhurbaşkanlığı seçimleri mücadelenin ilk adımıdır.
Türkiye, Türkiye Cumhuriyeti kanunlarına uymayan bir Cumhurbaşkanı ile kanunu neresinden delerim diyen bir Başbakana bırakılacak bir ülke değildir. Herkesin bir hesabı olabilir, ama unutulmamalıdır ki; Yüce Türk Milleti’nin de bir hesabı vardır. Bu mücadeleye gönül veren herkes, tüm önyargıları kaldırıp kucaklaşmalı ve bütünleşmelidir.”
Yoğun bir katılım ve bilinçli katkı…
İçişleri eski bakanı İdris Naim Şahin, Eski Ulaştırma Bakanı Enis Öksüz, Prof. Dr Anıl Çeçen, Sincan eski ağır ceza mahkemesi başkanı Osman Kaçmaz, Türk Demokrasi ve Kadın Platformu Başkanı Avukat Ayşegül Kahveci, 21. Yüzyıl Türkiye Enstitüsü Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ., Toplumsal Düşünce Derneği Genel Başkanı Avukat Fethi Bolayır, Gazi Üsteğmen Serdar Öztürk, Eski Bakan Enis Öksüz, Menderes Yılmaz ile İslâmcı Yazar İsmail Nacar gibi birçok Kanaat Önderi ve önemli isim panelde yer aldılar.