SIFIR MERİDYENİ LONDRA’DAN DEĞİL İSTANBUL’DAN GEÇİYOR
Bugün bütün dünya ile birlikte biz de saatlerimizi sıfır
meridyeninin geçtiğine inanılan İngiltere’deki Greenwich’e göre ayarlıyoruz.
Ama henüz 130 yıl öncesine kadar sıfır meridyeni İstanbul’dan geçiyor ve hem
zamanın hem de dünyanın merkezi İstanbul sayılıyordu. Bu gerçeği Osmanlı
arşivlerinden çıkardığı haritalarla ispatlayan astronom Yakup Emre,
“Arşivlerimizdeki belgeler tarihi yeniden yazdırır” diyor.
Sadece Osmanlı İmparatorluğu’na değil Roma ve Bizans
İmparatorluklarına da başkentlik yapmış olan İstanbul, daha 130 yıl öncesine
kadar dünyanın merkezi olarak kabul ediliyordu. Sıfır meridyeninin geçtiği
İstanbul, aynı zamanda dünyanın Doğu ve Batı diye ikiye ayrılan merkeziydi de.
Doğu ve Batı Roma tanımları bile İstanbul merkeze alınarak söylenebiliyordu.
Haritalar buna göre yapılır, saatler İstanbul’a göre ayarlanırdı. Genç
araştırmacı astronom Yakup Emre’nin ilk kez bir makalesiyle gündeme getirdiği
konu üzerine geçtiğimiz hafta Aydın Üniversitesi’nde düzenlenen Sıfır Meridyen
Çalıştayı, 130 yıl önce İngilizler tarafından çalınan milyon taşını ve sıfır
noktası unvanını Greenwich’ten geri almak için harekete geçti. Çalıştay sonunda
açıklama yapan Prof. Dr. Saim Yeprem, konunun daha geniş tartışılabilmesi için
önümüzdeki yıl uluslararası bir meridyen kongresi düzenleyeceklerini açıkladı.
DÜNYANIN MERKEZİYDİ
Çalıştayın oturum başkanlığını yapan İlber Ortaylı’ya göre
Doğu Roma İmparatorluğu döneminde dünyanın merkezi olarak Yerebatan Sarnıcı’nın
önündeki ‘milyon taşı’ bütün dünyanın başlangıç ve merkez noktası olarak kabul
ediliyordu. Ta ki 1800’lü yılların sonuna kadar… Ortaylı’ya göre Greenwich’in
sıfır noktası olarak kabul edilmesi, Britanya İmparatorluğu’nun tezahürü olarak
anlaşılmış. Bizde başlayan tartışmanın izinden giderek, dünyanın merkezi olan
‘milyon taşı’nın ve Ayasofya’nın hilalinden geçtiğine inanılan sıfır boylamının
hikâyesi ‘aslında neydi’ diye sorduk. Sıfır meridyenini ilk kez gündeme getiren
Yakup Emre’nin yanı sıra Siyaset Bilimci Yalçın Koçak, Araştırmacı Yazar Celal
Tahir ve Tarihçi Yazar Orhan Sakin’le İstanbul’u dünyanın merkezi yapan hususları
ve meridyen tartışmasının arka planını konuştuk.
4. YÜZYILDA YERLEŞTİRİLDİ
Aslında hikâyenin sonu hepimiz için çok tanıdık. Biz
hikâyenin başına odaklanalım. Roma İmparatoru I. Konstantin tarafından bugünkü
Sultanahmet Meydanı’na 4. yüzyılda yerleştirildiği düşünülen –ki bugün hala
orada duran- Milyon Taşı, İstanbul’u dünyanın merkezi olarak konumlandırmıştı.
Bizans ve Osmanlı dönemlerinde de şehir bu merkeziliğini korumuştur. Milyon
Taşı (sıfır taşı) dünyayı Doğu ve Batı diye ikiye ayırırken, Coğrafya biliminde
kullanılan boylamların ilki olan Sıfır Boylam da Ayasofya’nın hilalinden
geçiyor diye kabul edilmişti. Zaman da buna göre belirlenmiş ve uzun yıllar pek
çok ülke saatlerini İstanbul’a göre ayarlamışlardı. Ta ki 1884 yılına kadar.
HERŞEY ONA GÖRE AYARLANIYOR
1884 yılında Washington’da Uluslararası Meridyen Kongresi
adıyla bir toplantı düzenlenir. Yirmi dört ülkeden temsilcilerin katıldığı
toplantıda Osmanlı’yı Ahmet Rüstem Efendi temsil eder. Osmanlı’nın ‘şerhli
evet’iyle başlangıç meridyeni Greenwich’e taşınır. Tabi onunla birlikte zaman
ve konumun belirlenmesi de. Zamanla tüm dünya Greenwich’i başlangıç meridyeni
ve saati olarak kabul eder. Osmanlı, kendi sistemiyle birlikte ikili bir sistem
devam ettirir. Cumhuriyet sonrası Takvim, saat ve ölçülerle ilgili yapılan
kanunda Türkiye’de Greenwich’e göre ayarlar kendisini. Bunun ne önemi var
diyenler için şunları bazı başlıklarını saymak yeterli olacaktır: Haritalar
buna göre çiziliyor, saatler buna göre ayarlanıyor, yön tayini buna göre
yapılıyor. Bugün hava ve deniz trafiğinin yanı sıra tüm dünya borsalarının
açılış kapanış saatleri bile buna göre ayarlanıyor.
Arşivlerimizdeki belgeler tarihi yeniden yazdırır
Anlamak için en baştan başlayalım, meridyen ne demek, sıfır
meridyen ne demek?
Meridyen diğer adıyla tûl zaman hesaplarının, konum
tespitinin yapılabilmesi için dünya üzerine çizdiğimiz hayali çizgilerdir. Bu
çizgiler toplamda 360 adettir. Doğu Batı diye ayırılabilmesi için bir (0)
meridyen icap etmektedir. Bu (0) meridyen Dünya’nın herhangi bir yerinden
geçirilebilir.
Peki, bu sıfır meridyeni dünyanın tam olarak neresinden
geçiyor?
Milattan sonra 2. yüzyılda yaşamış astronominin temel
taşlarından İskenderiyeli Yunan astronom ve coğrafyacı Batlamyus El Macesti
kitabında Kanarya Adalarını esas almıştır. Buranın alınmasının sebebinin,
görebildikleri son kara parçasının Kanarya Adaları olmasından kaynaklandığı
düşünülmektedir. Kanarya Adaları günümüzde İspanya’ya bağlı özerk bir
topluluktur. O zamanlar uluslararası bir saat sistemi olmadığından her millet
bilimsel çalışmalarında, haritalarında başkentlerini mebde-i tûl (baş meridyen)
kabul ediyorlardı. Osmanlı Devleti İstanbul’u, İngiltereliler Greenwich’i,
Fransalılar Paris’i esas almıştır.
Bizde ilk ne zaman uygulanıyor?
Müslüman astronomi âlimlerin temel taşlarından Timur
Devleti’nin Hükümdarı Semerkant rasathanesinin kurucusu Uluğ Bey, Kamçatka’nın
doğusundan geçen meridyeni başlangıç olarak esas almış. Günümüzde Rusya’nın en
doğusunda, Japonya’nın kuzeyinde yer alan Kamçatka, aynı zamanda dünyanın da en
doğusunda bulunuyor. Burası, Greenwich’e göre gün oluştuğunda ilk sabah
vaktinin zuhur ettiği yer olarak da bilinmektedir. Osmanlı’da ise astronomi
Fatih Sultan Mehmed Han’ın davetiyle Uluğ Bey’in öğrencisi Ali Kuşçu ile
başlamaktadır.
Sıfır meridyeninin İstanbul üzerinden geçtiğini gösteren bir
Osmanlı haritası buldunuz yakın zaman önce. Bununla ilgili başka bilgi, belge
ve haritalardan söz edebiliyor muyuz?
Osmanlı vesikalarında arşivlerinde coğrafyacıların bununla
alakalı birçok haritası mevcuttur. İstanbul Kütüphaneleri ve Osmanlı Arşivi
malzemesi zengin mekânlardır. Buralar detaylı bir şekilde incelenmedi. Yedikıta
dergisi olarak İstanbul’u gösteren haritayı ilk biz yayınladık. Bizim
bulduğumuz İkinci Abdülhamid Han devrinde, şehzadelere Coğrafya dersi veren
Mehmed Eşref Bey’in Coğrafya-i Umumi Atlası kitabındaki haritadır.
NAMAZ İSTANBUL’A GÖRE KILINIYORDU
Başlangıç meridyeninin İstanbul olarak belirlenmesinin
anlamı nedir? Bu bize ne sağlıyor?
Osmanlı için halifeliğin bir nişanıdır. Bu yüzden
Osmanlı’nın hâkim olduğu toprakları gösteren haritalarda baş meridyen olan
Ayasofya Camii’nin kubbesinden geçen meridyene “Arz-ı Halife” veya “Arz-ı
İstanbul” deniliyordu. Çünkü Halife-i Mü’minin İstanbul’dadır. Hâlen İstanbul’u
esas alarak namazlarını kılan ülkeler mevcut. Mesela Afganistan’da bayram
namazı vaktini İstanbul esas alarak kılıyorlar. Sebeb ise Halife-i Mü’minin ile
aynı anda bayram namazını eda edelim düşüncesidir.
Greeenwich esas alındıktan sonra artık bütün hesaplar oraya
göre yapılıyor. Dünya’nın düzenini saatini programını İngilizler ayarlıyor.
Borsaların açılıp kapanması uçakların kalkış saatleri hep Greenwich’e göre
ayarlanıyor.
ZAMANIMIZI BOZDULAR
Mehmet Eşref Bey’in hazırladığı coğrafya kitaplarında farklı
yerlerden sıfır meridyenini geçiren haritalar olduğunu söylüyorsunuz. Bunlar ne
anlama geliyor?
Evet, Mehmed Eşref Bey hazırladığı Coğrafya-i Umumi Atlası
kitabının mukaddime kısmında şöyle ifade ediyor. Osmanlı’nın hâkim olduğu
topraklarda Dersaadet’i (İstanbul’u) esas aldığını, Dünya haritalarında ise
Paris veya Greenwich’i esas aldığını söylüyor. Mehmed Eşref Bey İkinci
Abdülhamid Han devrinde Şehzadelere Coğrafya dersleri veren birisi.
Washington’daki kongreden sonra dahi Greenwich’i kabul etmeyip Osmanlı’nın
hâkim olduğu haritalarda hep İstanbul’u Ayasofya’nın kubbesini arz-ı halife
dedikleri yeri kabul etmiştir.
1884’teki o kongreden sonra Osmanlı saat sistemindeki
işleyiş nasıl oldu?
Osmanlı’da zaman kavramı şu şekildeydi; Gün başlangıcını
akşam namazından itibaren başlatıyorlardı. Yani güneş battıktan sonra
saatlerini 12.00 yapıyorlardı. Buna ezâni saat alaturka saat de denilmektedir.
Kongreden sonra Osmanlı’da çift saat sistemi kullanıldı. Bunlardan birisi
vasati saat bir diğer adıyla alafranga saat dediğimiz Greenwich esas alınarak
kullanılan saattir. Bu ezâni saat uygulaması 1932 yılında çıkan Takvim, Saat ve
Ölçülerde Değişiklik Kanunu’na kadar devam etmiştir. Ülke genelinde de tamamen
Greenwich esas alınan saat sistemi kullanılmıştır.
Yalçın Koçak – İstanbul Aydın Üniversitesi: Mekke’deki saat
kulesi, İstanbul’a karşı bir hamle
Sadece tarihi bir meseleyi konuşmuyoruz, tehlikesi hala
süren bir şeyi konuşuyoruz. Bunun üzerine gitmemiz gerekir. Biliyorsunuz Mekke
yönetimi yaptıkları saat kulesiyle Mekke merkezli bir zaman uygulaması
başlatmak istiyorlar. Biz İstanbul’un merkeziliğini unutunca İstanbul’un sıfır
meridyeni Greenwich’e taşındı. Peki, İstanbul’un bir de zamanda sıfırı vardı,
bunu da engellemeleri lazım. Mekke’deki saat kulesi bu yüzden ortaya çıkıyor.
Ayasofya’nın hilalinin zaman misyonu, Mekke’de yapılmış olan Kraliyet Saat
Kulesi’ne taşınmak isteniyor. İstanbul merkezli bir zaman uygulaması olmasın
diye uydurulmuş bir şey bu. El Cezire saatini Kraliyet Saat Kulesi’ne bağladı
bile. Çünkü İstanbul merkezli bir saat kurulmasın diye Mekke’nin dini bağlamını
da istismar ederek bunu yapıyorlar.
İNGİLİZLER MİLYON TAŞI’NI ÇALDILAR
İngilizler 1886’da Yerebatan Sarnıcı’nın girişi kapısı
kısmındaki Milyon Taşı’nın yarısını kesip Greenwich’e götürdüler. Bu bir kültür
meselesidir. Belki sıfır meridyeni yeniden İstanbul’dan başlatamayız ama mesele
gelecek nesillerimizin işin doğrusunu öğrenmeleridir.
Celal Tahir – Araştırmacı Yazar: Gün neden gece 12’de
başlıyor sormalıyız
Zamanı ve mekânı tanımladığınız vakit, artık her şeyi
tanımlayabilecek duruma geliyorsunuz. Burada iki şeye dikkat etmemiz lazım,
mekân yeniden tanımlanırken İstanbul devre dışı bırakılıyor, Washington’da
alınan kararla Londra merkez oluyor. Aynı yerde zamanın referans noktası da
yeniden tanımlanıyor. Bunlarla ilgilenmiyoruz. Cumhuriyet’ten sonra takvim ve
saat ölçülerinin değiştirilmesiyle biz bu yeni küresel değişikliklere intibak
etmiş olduk. Meseleyi dar bir siyasal bağlamın dışında daha derin olarak kavramak
zorundayız. Burada mesele zamanın yeniden tanımlanmasıdır. Bizim bazı soruları
sormamız lazım. Milyon taşı neden İngiltere’ye götürüldü? Sıfır boylam niye
oradan geçiyor? Zaman neden yeniden tanımlandı, yeni gün neden gece yarısı on
ikide başlıyor? Bizim eski kültürümüzde böyle değildi, Tevrat’ta da böyle
değildi, Hint geleneğinde de böyle değildir. Bizde gün, geceyle başlar.
Perşembe bittiğinde Cuma’nın gecesi başlar. Kural budur. Bu soruyu
cevaplayalım.
Orhan Sakin – Tarihçi Yazar: Amerikan ve İngiliz oyunu
19. yüzyılın sonlarına doğru ulaşım ve iletişim araçlarının
gelişmesinin, zamanı daha önemli hale getirdiği bilinen bir husustur. Ulaşım ve
iletişimin süratlenmesi, zamanı mahalli olmaktan da çıkarmış,
globalleştirmişti. Nitekim 1860’lardan itibaren başlangıç meridyeni ve meridyen
ölçümleri konusunda çalışmaların yoğunluk kazandığı, ulusal ve uluslararası
toplantıların arttığı görülmektedir. Bu dönem aynı zamanda Batı’nın dünyanın
üzerinde hâkimiyet ve üstünlük yarışına girdiği bir dönemdir. 1884 yılında
Washington’da yapılan konferansta İngiliz tezinin kabul edilmesi, “Güneş
batmayan imparatorluk” olarak da adlandırılan İngiltere’nin küresel gücüyle
bağlantılı olduğu inkâr edilemez.
[13 MAR 2015 // CAN EROĞLU, (Yalçın KOÇAK & SIFIR NOKTASI)]
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder