Üniversitelerin Açılışında
Prof. Dr. İbrahim Ortaş,
Eğitimin günümüzdeki temel amacı genç insanı topluma işine
yararlı kılacak şekilde yetiştirmektir.
İlk Ders Heyecanı Öğrencilere Yaşatılmalıdır
Önümüzdeki hafta çoğu üniversitemizde yeni eğitim ve öğretim
dönemi başlıyor. Hayırlı olsun. Ciddi bilimsel, idari ve ekonomik sorunun
yaşandığı üniversitelerde, akademik heyecanın zayıflaması yanında üniversitelerin
açılışındaki ilk gün heyecanın yeni gelen öğrencilere yaşatmak geleneği de
yavaş yavaş kaybolmaya başladı. Her yıl giderek artan üniversitelerin sorunları
artık taşınamaz duruma gelmiştir. Her taraftan kuşatılmışlık ve ilgisizlik
öğrencilere kadar yansımış durumadır. Yetersiz alt yapı, kısıtlı bütçe, öğretim
üyelerinin maaş yetersizliği, ikili ve paralı eğitim, paralı yüksek lisans,
yenilenemeyen araştırma görevlisi kadroları, vizyonsuzluk, misyonsuzluk ve
politikasızlıklar artık üniversitelerde şevki ve heyecanı önemli ölçüde kırmış
durumdadır. Bilindiği gibi heyecanın ve aşkın bittiği yerde nitelikli, her yönü
ile coşkulu insanların yetişmesini (yeni tohumların çimlenmesini ve bitkilerin
yeşermesini) beklememek gerekir.
Biz akademisyenler her türlü sorunu yaşıyoruz. Ancak
vicdanımız ülkemizin geleceği olan gençlerin üniversitelere heyecansız
başlamasına razı olmuyor. En azından yöneticilerin ilk gün yeni gelen
öğrencilere üniversite gibi bilim-sanat ve felsefenin yapıldığı ortamda hayata
ve geleceğe coşku ile sarılmaları ve kendilerini üniversite ortamının sunduğu
olanaklardan yararlanmasını önermesini önemsiyorum.
İlk günlerde yeni gelen öğrencilere üniversite geleneklerini
yaşatmak, gençlere yeni bir başlangıç yaratmak gerekir. Giderek kaybolmaya başlayan
üniversite geleneklerini sürekli canlı tutmak, gençlerin geleceğe güven ile
bakmalarını sağlamak, ülkelerini ileriye taşımak için kendilerini de çorbada
tuzu olan insanlar olarak görmeleri için motive etmek gerekir.
Üniversitelerin açılacağı bu ilk günlerde öyle bir ilgi
uyandırmak gerekir ki, kişi kendisini zenginleştirecek yeni bir ortamda
bulunsun. Aynı zamanda kişi kendisini önemsemeli. Eğitildiği ortamın kendisine
kazandıracağı, niteliklerle toplumun geleceğine yön verecek sınırlı sayıda kişiden
biri olduğu öz güvenine kavuşmalıdır.
Her şeye rağmen ilk derslerde öğrencilere sahip çıkmak,
onları şevkle kucaklamak gerekiyor. Hatta öğretim üyeleri olarak
üniversitelilik bilincimiz içinde öğrenme becerilerimizi, öğrendiğimiz hayat
derslerimizi ve yaşamdan beklentilerimizi objektif ölçüler içinde ilk
derslerimizde öğrencilerimiz ile paylaşalım. Öğrencileri düşündürmeye
yönlendirelim. Özellikle de okuma alışkanlığının kazandırılması için biraz
hayatı anlamaları için bizde teknik geliştirerek öğrencilerimizi üniversite
ortamının içine çekebiliriz.
Eğitim cazip hale getirilmelidir.
Ders eğitimi kadar genel kültür, popüler bilim ve yaşama
dair bilgilerin de verilmesi gerekir. Maalesef bugün üniversitelerimizde teknik
bilgi veriliyor ancak kişinin hayata hazırlanması için mutlaka bilimsel düşünme
alışkanlığı, okuma alışkanlığı ile kültürel alt yapılarını geliştirmeleri
gerekir. Sık sık eleştiri konusu olan ders dışı yaşanan birçok konuda
mezunların yetersiz bilgiye sahip olması geleceği hedefleyen bir toplum için
ciddi olarak dikkate alınmak zorundadır. Dışarıda olup bitenin bilinmesi
durumdan vazife çıkarılması ve karşılaştığı sorunlara çözüm üretebilsin. Eğitim
bu süreci dikkate alarak kişiye düşünmeyi, hayata hazırlanmayı kazandıracak
ortamlar sağlamalıdır, üniversitelerin başta sanatsal faaliyetler ve kültürel
faaliyetlere ağılık vermelidir. Bir şekilde öğrenciler mutlaka hayatı her
alanda sorgulamayı benimsemelidir.
“Nehir yatağında, ağaç toprağında, demir kalıbında
şekillenir” özdeyişine uygun olarak insanda yetiştiği ortamda şekillenir.
Mırıldanan değil, sebep sonuç ilişkisi kurabilen, sorun çözmesini bilen insan
yetiştirerek yarınlara gelişmiş insan potansiyeli yetiştirmemiz gerekir.
Üniversiteler İtiraz Etmeyi de öğretmelidir
Üniversiteler açılırken öğrencilere yalnız ders çalışın,
oynayın zıplayın başka da bir şeye karışmayın demek yerine, tam tersinden
geleceği görerek ülkenizin sorunlarını da bu sıralarda öğrenin, geleceğe sahip
çıkın demeyi de üniversite ortamı öğretmelidir.
Yaşamı Sokrat’ın ifadesi ile sorgulamayı ve eleştirel
bakmayı bilmeli. Üniversitelinin kritik düşünme, eleştirel yaklaşımı
üniversitede teknikleri ile öğrenmeli.
Yerine göre HAYIR diyebilmeli.
Başkasının şemsiyesinin altında dolaşmayı, bir yerlere
gelmek için birilerine yağ çekerek kendisine makam, mevki edinmeyi öğrenmenin
bedelinin ileride ağır olacağını öğrenmelidir. Kendisi olmamış kişiliğin her
zaman yarar getirmediğini, çoğu zaman yalnız kaldığını ve sorunların altında
ezildiği anlatılmalıdır.
Bunu için üniversite yöneticilerinin ve biz hocaların ilk
mesajları önemli.
Üniversite Yarını Öngörerek Öğrencisine Bugünden Sahip
Çıkmalıdır
Bugün ülkemizde en çok eleştirilen ve hedefteki kurumların
başında üniversiteler gelmektedir. Üniversiteler hakkında
yapılacak eleştiriler hepimizi rahatsız etmekte ve edecektir. Bugünden
yarını görüp, kendimize yakışır bir anlayış ile daha ileri bir üniversiteyi
yaratabiliriz.
Eğer bunu yapamasak, üniversiteyi okulun ötesine taşıyamasak
ileride üniversiteye olan güven sarsılır, bazı birimler için ne araştırma
yapacak ortam bulabiliriz, ne de okutacak öğrenci bulamayabiliriz.
Üniversiteler kendi yasal sorumlulukları içinde en ulvi
görevi olan öğrencilerini tarihe ve geleceğe karşı her yönü ile felsefi boyutta
eğitmek zorundadır. Bir tür hayat okulu olan üniversite eğitimi öğrencinin
üniversiteye ilk ayak bastığı günden başlamalıdır. Üniversite yıllarında kendi
yol haritasını kendisinin çizmesi gerektiği ve geleceğin sorumluluğunu
alabilmeyi öğrenmelidir.
Muasır medeniyetler seviyesinde bir Türkiye yaratmanın tek
çıkış kapısı nitelikli bir üniversite eğitimi vermekten geçmektedir. Bunu
yapacak güçte ve iradede olduğumuzu düşünüyorum. Ancak giderek üniversiteler
üniversite bilincinden ve olgusunda uzaklaştığını da unutmayalım. Saygın bir
hocamızın ifadesi ile “üniversitecilik” oynadığımızın farkına vararak bir an
önce evrensel ölçekte üniversite kavramını ülkemize yeniden kazandıralım.
Üniversitede İlk Ders Ne Olmalıdır?
Bu Derslerde Öğrenciler Neyi Öğrenmeli?
Üniversitede ilk ders üniversite tarihi öğretilmelidir.
Üniversite neden özerk olmalı?
Özgür birey olmanın üniversite hayatı için önemi nedir?
Bilim hangi ortamlarda daha iyi gelişir?
Bilim tarihinde bilim özgürlüğü konusunda verilen çabalar
nelerdir?
Ülkemiz ve üniversitemizin bilimsel düzeyi nedir?
Bilimin bugünkü sorunları nelerdir?
Yarınlar için bilim ne öngörüyor?
İnsanlığın sorunlarının üstesinden gelmek için
üniversitelerin ve bilimin yapması gerekenler nelerdir? Bizlerin bundaki
sorumluluğu nedir?
Üniversite hayatında sorgulamanın öneminin anlatılması yeni
öğrencilerin üniversiteyi benimseme ve yaşama sevincini aşılamak anlamında çok
yararlı olacaktır.
Üniversiteler Kendi Sorunlarını Açık Yüreklilikle Gündeme
Getirmeli ve Öğrencilerine de Sahip Çıkmayı Öğretmelidir.
Yöneticilerin çoğunluğu üniversitelerin omuzundaki yükün
farkında diye düşünüyorum. Ancak farkındalığın ötesinde üniversitelerin
üzerindeki o görünmez otoritelerin baskısı nedense üniversiteleri
konuşturmamakta ve sorunlara doğrudan değinmeyi frenlemektedir. Gördüğüm
kadarı ile özerk olmayan üniversiteler sorunlara daha çok ekonomik ve idari
yönden ele almaktadırlar. Üniversitelerin bilimsel sorunları ve ülkenin
sorunları nedense cesaretle işlenmemektedir. Bugün artık yoksulluk
sınırındaki maaşlarımızın durumunu bile yüksek sesle dile getiremiyoruz.
Üniversiteler doğaları gereği hiçbir iktidar ve otoritenin etkisinde kalmadan
mevcut durumu analiz etmeleri yanında yarına da ufuklar çizmeli topluma yol
göstermeli ve umutlar yaratmalıdırlar.
Yaklaşık 3 milyon insanın üniversitelilik bilinci ile
aydınlanması ve ülkesinin sorunlarına omuz verecek düzeyde eğitilmesi en büyük
arzumuzdur. Bu bağlamda üniversitelerin açılışında öğrencilere verecekleri ilk
mesajlar kalıcı nitelikte olması nedeniyle önemsenmektedir. (21 Eylül 2012, Adana)
***
Not: Daha önce yazdığım “Üniversiteyi Kazanan Yeni Öğrenciler
Kendilerini Yeni Döneme Hazırlamalıdır” yazıyı öğrencilerimiz ile
paylaşabiliriz
***
Prof. Dr. İbrahim ORTAŞ,
ÖSS sonucuna göre üniversiteye yerleştirilen yeni üniversite
öğrencilerini kutluyor ve üniversite hayatına hoş geldiniz diyorum.
Üniversitelerimizde ne üniversite tarihi ve kültürünün
tanıtımı, ne de üniversiteye uyum programının uygulanmadığı bilinmektedir. Yine
öğrencilerimizin çoğunluğunun da üniversite okuyacak düzeyde lise eğitiminde
yeteli olgunluğa erişmediği bilinmektedir. Uyum programları veya üniversite ortamına
hazırlık süreçleri uygulanamadığı için üniversite atmosferi ve üniversitelik
bilinci öğrenci öğrencinin kafasında yeterince gelişmiyor. Bütün bunların
sonucunda doğal olarak üniversite lisenin bir devamı gibi algılanıyor ve sonuna
kadar da böyle devam ediyor. Üniversite hayatını yakından izleyen ve
üniversitelilik bilincinin yeterince gelişmediği ülkemizde öğrencilerimizin
başlangıçta kendilerini yeni döneme nasıl hazırlamaları gerektiği konusunda,
kendilerine ileride büyük yarar sağlayacağını düşündüğüm bazı tespitlerim ve
önerilerim olacaktır.
Öğrenci Üniversitenin Ne Olduğunu Bilmiyor
Bugüne kadarki hocalık tecrübeme göre öğrencilerimizin
geneli “üniversiteyi tanımıyor". Öğrencilerin çoğunluğu üniversite nedir,
üniversite öğrencisinin rolü nedir? Üniversite öğrencilerinden toplum ne
bekliyor? Üniversite gençliği üniversitelilik bilinci ile dünyadaki ve ülkedeki
gelişmeler karşısında nasıl davranmalı? Bu ve benzeri daha birçok soruyu
öğrencilerin kendi kendilerine sormaları ve üniversite tarihini öğrenerek
kendilerini geliştirmeleri yararlı olacaktır.
Üniversite Ortamı Yalnız Meslek Öğrenilen Yer Değildir
Öğrencilerimiz üniversiteyi bir meslek edinme aracı olarak
görüyor. Ders işleme anlayışı da lisenin bir devamı olarak algılanıyor. Bu
anlayış öğrencide yaşama faklı bir bakış açısı ile bakma konusunda yeni bir
heyecan, aşk ve isteklendirme yaratmamaktadır. Üniversiteden neredeyse tek
beklentisi bir an önce bir diploma alıp hayata atılmak olmaktadır.
Üniversiteyi bir bilim ve felsefi tartışma ortamı olarak
görüp, kendini geliştirme, sosyalleşme, geleceğini şekillendirme konusunun
gerek bizim tarafımızdan işlenmemesi, gerekse de öğrencilerimizin tartışma
kültürlerinin yetersizliği nedeniyle bilgi ve düşünce üretme
sürecine bir katkısı olmadan ve kendini entelektüel dünyaya yeterince
hazırlamadan diploma alarak gitmektedirler. Çünkü üniversite beklediğimiz
ölçüde kişiye farkındalık yaratma ve ufkunu açma işlevinde bulunamamaktadır.
Dil Ve Düşünme Becerisini Geliştirme
Ayrıca çok önemsediğim bir diğer konu da yazma kültürünün
eksikliği ve geliştirilmesidir. Üniversiteye hazırlık niteliğinde olması
gereken lise eğitimimizde dil bilgisi yanında, tarih, felsefe, sosyoloji,
psikoloji gibi derslerde yeterince verilmemektedir. Üniversite öğrencisinin
kendisini hayata bir bütün olarak hazırlaması ve tartışmaya daha etkili
katılması için birçok konuda donanımlı olması gerekir.
Tarihi Bilgisinin Geliştirilmesi
Üniversitede maalesef öğretemediğimiz bilim tarihi, bilim
felsefesi ve uygarlık tarihi konusunda eğitime başlamadan önce öğrencilerin
üniversiteye hazırlanarak gelmeleri yararlı olacaktır.
Üniversiteye gelecek öğrencilerin üniversite yaşamına
bilinçli olarak başlamasının önemli olduğunu belirtmek isterim. Çok benimsediğimiz
“nasıl başlarsa öyle gider“ öz değişine uygun olarak gençlerin üniversiteye
bilinçli ve ne istediğini bilerek başlaması önem arz etmektedir.
Özellikle öğrencilerimizin tarih bilincine önem vermesi
anlamlı olacaktır. Her konuda geçmişi bilmek ve geçmişten geleceğe akış
sağlamak hem bağıntılı ve bütünsel düşünme, hem de düşünsel bir derinlik
sağlayacaktır.
Kendi Bakış ve Özgür Düşüncesini Oluşturma
Gençlerin hiç bir gurubun total anlamda bir izmin
etkisine girmeden, yetişkin bir birey olarak kendilerini
yetiştirmeleri, tüm etkilerin üstüne çıkarak özgür düşünebilmeleri hem
özgüvenlerini artıracak, hem yeni ufuklar
sağlayacaktır. Üniversite öğrencilerinin değişik ihtiyaçlarını karşılama
konusunda kendilerine yanaşan, maddi ve manevi yardım sunan kişilerin peşine
takılmak veya katılmak yerine kendi öz bilinçlerine ve değerlerine güvenerek
özgür birer öğrenci olarak kendi ayaklarının üzerinde duracak davranışlar
sergilemelerini, kendilerini yetiştirmelerinin kendileri için daha yaşamsal
öneme sahip olduğunu düşünüyorum. Öğrencilerin içinde geleceğe yönelik kendi
yaşamsal yol haritalarını bilinçli seçmeleri gerekir. Kişilikli olmayı, küçük
çıkar ilişkilerine tenezzül etmemeyi, kendi ayakları üzerinde durmayı şimdiden
ilke haline getirmeleri, uzun sürede kendi yararlarına olacaktır.
Kişilik Sahibi Olma
Günümüzde maalesef yaşamın zorlaşması sonucu insan
ilişkilerinde ciddi zedelenmeler yaşanmaktadır. Rüzgârın estiği yöne göre
hareket etmek, küçük çıkar, makam ve mevkiler için inanmadığınız süreçlere girmeniz
size şeref vermez ve kişiliğinizi başından zedeler. Sağlıklı ve nitelikli
olarak davranmak, durduğunuz yeri bilmek insana saygınlık kazandırır. Güç kimde
ise ona göre yön almak, güç sahiplerine hizmet etmek, daha yüksek makam ve
mevkilere gelmenizi sağlayabilir. Ancak insanlık tarihi gücün, kendi çıkarı
için her türlü yanlışı kabul eden kişilerin hiçbir zaman özgür olmadıkları ve
kendilerini o makama getiren kişilerin manevi ve maddi baskısından
çıkamadıkları görülmektedir.
Öğrencilerin bugünden geleceğe yön oluştururken, kişilikli
olmayı ve ona göre onurlu ve başı dik olmayı öğrenmeleri, Kurtuluş
Mücadelesinde görüldüğü gibi Anadolu’nun küllerinden yeni bir dünya
yaratmayı göze almaları gerekir.
Planlı ve Kararlı Olma
Bugüne kadar yapmak isteyip de yoğun ders yükü nedeniyle
gerçekleştiremediğiniz hobi ve beklentileriniz için üniversite iyi bir
fırsat oluşturabilir.
Öğrenci olarak kim olduğunuzu, kim olmak istediğinizi,
toplumun sizi gelecekte nasıl bilmesini istiyorsunuz? Bunları yeni hayatınızın
başlangıcında derin derin düşünmenizde yarar bulunmaktadır.
Öğrenciliğin ilk gününe başlamadan ne istediğini veya
ne istemediğini iyi analiz ederek yol haritasının başlangıcında işinizi ciddiye
alarak başlamanız gerekir.
Çoğumuz ailemizden, toplumdan, geleneklerimizden doğrudan
aldığımız ve yorumlamamdan kucağımızda bulduğumuz değerleri, şimdi bilinçli ve
objektif olarak sorgulayarak yol haritamızı içinde yaşadığınız çağa uygun
olarak yeniden hazırlamamız gerekir. Bilinçli olarak çalışarak, okuyarak
uğrunda emek harcayarak elde ettiğimiz bilgi ve diğer kazanımlar bizim öz
değerlerimizdir.
Hobi ve Duyarlılıklarımızı Geliştirme
Gençlerin üniversitede yapmaları gereken bir diğer özenli
görev de belli hobileri kazanmasıdır. Yaşamdan zevk almak yaşamı anlamlı kılmak
için hobi sahibi olmak büyük zenginlik kazandıracaktır. Hepsinden önemlisi
yatay boyutta gelişmek için çok değişik alanlarda okuyarak üniversite yaşamında
kitap okuma alışkanlığını kazanmaları gerekir. Çeşitli sanat alanları bulunup
bunlarla ilgilenmeleri gerekir. Öğrencilerin şimdiden kendilerine tam
teşekküllü ve geleceklerini anlamlı kılmak ve çağa yeni bakış açısı
kazandıracak şekilde kendilerini hazırlaması için kolları sıvamaları gerekir.
Kendi kendinizi yeni döneme hazırlarken, başarılı olabileceğiniz alanları iyi
tanımlayarak, öğrenci temsilciği, liderlik, müzik, resim ve diğer sosyal
alanlarda ne tür yeteneklerinizin olduğunu bu süreci şimdiden düşünmekte fayda
bulunmaktadır. Öğrenciliğin ilk aşamasında sahip olduğunuz iç enerjiyi ve
becerilerinizi harekete geçirerek yeni bir yol haritası çizmeleri gerekir.
Tabii üniversitelerinde bu dinamik gençliğin dinamiklerini
durdurmak değil, daha ileriye taşıyacak ortamlar hazırlaması beklenilmektedir.
Kendi Gelecek Senaryolarını Oluşturma
Sık sık insanların geçmişte savunduğu düşüncelerin ve
söylemlerinin yıllar sonra karşısına çıktığı görülmektedir. Hele Devletin
önemli bir mevkisine gelecekseniz, hemen geçmişiniz sorgulanır ve
söylemlerinizden dolayı yargılanırsınız. İnsan gerçekten de yaşam için
olgunlaşıyor, törpüleniyor, sivri söylemlerden arınıyor. Ancak temelden görüş
değişikliği çok büyük bir dönüşümü gerektirir. Onun için şimdinden yol
haritasını çizerken mutlaka bilinçli ve sorumlu bir başlangıç yapmak gerekir.
Bugünden atılacak yanlış adımların cezasını yine sizler çekeceksiniz. Tabii
sorumlu mevkideyseniz etki ettiğiniz alandaki kişilerde sizin yanlışlarınızın
kurbanı olacaklardır. Yarını bugünden doğru kurgulamak önemli. Bir kez yol
haritanızı doğru kurguladığınızı düşünüyorsanız da sonuna kadar değerlerinizin
arkasında durmayı da şimdiden öğrenin.
Öğrencilerin kendi vizyonların ve misyonlarını şimdiden
çizmeleri bir çok yönden önemli. Ne olmak, neye sahip olmak, olmak istediği
veya ulaşmak istediği geleceğini şimdiden nasıl sağlayacağını ve hangi argümanlar
ile sağlayacağını şimdiden düşünmekte yarar var.
Vicdanınızı Dinleyin
Yeni sürece başlarken, kim olduğunuzun iyi analiz edilmesi
önemli. Yaptığınızın insanlığa ve doğaya ne faydasının olduğunun iyi
düşünülmesi gerekiyor. Gelecekte nasıl anılmak istediğiniz hayati bir sorun
niteliği taşımaktadır. Ahretlik bir konu ancak, her insanın bu dünyadan
ayrılırken, insanların sizin hakkınızda arkanızdan ne demesini istersiniz?
İnsanların hakkınızda nasıl konuşmasını istiyorsanız bugünden ona göre
davranmanız gerekir.
Bilim Adamı Olmak İsteyenler Şimdiden Çok Çalışmalıdır
Bilim adamı olmak isteyen gençlerin bugünden yabancı dil
bilgisi yanında derslerini daha dikkati izlemeleri ve bilim adamı olmaya
kendilerini hazırlamaları gerekir. Bilim yapmak için yalnız ders çalışmak
değil, aynı zamanda iyi birer felsefeci ve sosyal bilim bilgisi ile donatılmış
olmaları gerekir. Kavramları iyi bilmesi, çalıştığı konunun tarihini bilmesi
iyi bir bilim adamı için zorunlu koşullardır.
Ne Yapmalı?
Üniversiteler açılana kadarki yaklaşık bir yıllık süre
içinde kendilerini üniversiteye üniversite öğrencisi gibi hazırlamalı,
eksiklerini gidermeli. Yukarıda belirttiğim konularda biraz düşünerek kendi
kendilerine bir yol haritası çizmeli.
-Mutlaka Türkçe, İngilizce, Meslek Sözlüğü ve bir adet
Felsefe Sözlüğü almaları,
-Üniversite temelde bir felsefi tartışma ortamı olduğu için
liseden psikoloji, davranış bilimleri, sosyoloji, felsefe, uygarlık tarihi ve
genel toplum bilimi gibi konularda bilgi ve bakış geliştirmeleri,
-Dil açısından gelişim sağlayacak bol okuma yapmaları,
-Mutlaka bir yabancı dil bilgisi gerçekleştirmek için plan
ve hazırlık yapıp, bunu başarmaları,
-Bilgisayar konusunda eksiklerin giderilmesi ve iletişim
ağından yaralanma yollarının geliştirilmesi,
-Bilgiye erişme ve bilgiden yararlanma konusunda
kütüphanenin nasıl kullanılacağını üniversiteye gelmeden öğrenmeleri,
-Tabii temel bilimler ve kavramlarına hakim olmaları.
Tüm bunların sırrı, bol okumak, günceler tutmak, denemeler
yazmaktan geçiyor. Gençler bu konularda daha ilköğretim başından itibaren çok
sistemli olarak desteklenmeli ve cesaretlendirilmeli.
Özet olarak;
Üniversiteye yeni gelecek öğrencilerin, ülkemiz gençliği
içinde seçilerek gelen en iyi öğrencileri olduklarını, toplumun geleceğini
kendilerinin omuzlarında olduğu bilinci ile sorumlu davranmaları gerekir.
Unutmayalım gelecekteki kendi mutlu yaşamımız ve ülkemizin aydınlık geleceği
bizim bugün vereceğimiz karara bağlı. Dolayısıyla kendi yarınımızı şimdiden
bilerek ve bilinç ile kurgulamamız gerekir. Bir toplumun en eğitilmiş kesiminin
içinde olmak sorumluluğu bu bakımdan büyük bir sorumluluktur. Sorumluluk sahibi
kişiler, ne yaptığını bilen, kişiliği gelişmiş, doygun iç zenginliği olan,
küçük çıkarlara yenik düşmeyen kişiliklerdir. Toplum okumuşlardan bilgisi,
görgüsü ile saygınlığı olan, çağına karşı sorumlu ve toplumu çağdaş düzeye
taşıyacak nitelikler beklemektedir.
Bunu başaracağınızı düşünüyorum.
Tüm bunları söylerken de üniversite camiası olarak ne
kadar ağır bir sorumluluk taşıdığımızın bilincindeyim. Sizlerin gelişeceği
ortamları da bizler sağlamalıyız. Salt istemekle olmaz, gerekli koşulları da
hazırlamalıyız. Dolayısıyla YÖK üst yönetimi ve rektörlüklere, her bir öğretim
elemanına fikri, irfanı, vicdanı hür nesiller yetiştirilebilmesi için büyük bir
yükümlülük düşmektedir.
Uygun ortamları bulacağınız, bulduklarınızı
ilerleteceğiniz ümidiyle öğrencilerimize tekrar başarılar dilerim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder