DEMOKRASİDE BİRLİK VAKFI
DEMOKRASİ ŞÛRASI SONUÇ BİLDİRİSİ
Türkiye’de ilk defa “Demokrasi
Şurası” Demokraside Birlik Vakfı”nın organizasyonu ile 30 Kasım 2013 tarihinde
Milli Kütüphane’de toplanmıştır.
Dört
Oturum şeklinde gerçekleştirilen Şura’da; demokrasi tarihimizin gelişimi
bugünü, darbeler, dünyadaki uygulamaları ve evrensel standartlar ile Türkiye
demokrasisi mukayese edilmiş, özetle ülkemizin bir numaralı meselesi olan
demokrasi, masaya yatırılarak enine boyuna tartışılmıştır.
Şura’ya
aşağıda isim ve unvanları yazılı ülkemizin yetiştirdiği değerli siyasetçiler,
akademisyenler, STK temsilcileri ve
kalabalık bir izleyici topluluğu katılmıştır.
Ferruh
BOZBEYLİ - E.TBMM Başkanı
Prof.
Dr. Cihat GÖKTEPE - Uluslararası Antalya
Üniversitesi Rektörü
Veyis
GÜNGÖR - Avrupalı Türk Demokratlar
Birliği (UETD) Hollanda Başkanı
Doç.
Dr. Atilla SANDIKLI - BİLGESAM Başkanı
Prof.
Dr. Mehmet ALTAN - İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi
Prof.
Dr. Hayrani ALTINTAŞ - İnsani Değerler
Derneği Genel Başkan Yardımcısı
Prof.
Dr. Talip KÜÇÜKCAN - Marmara Üniversitesi Öğretim üyesi, SETA Editörü
Dr.
Muhammet ÇAKMAK - CHP Parti Meclisi Üyesi
Prof.
Dr. Vedat BİLGİN - Gazi Üniversitesi öğretim üyesi
Doç.
Dr. Hamit Emrah BERİŞ - Gazi Üniversitesi Öğretim üyesi, SDE uzmanı
Mehmet
BOZDEMİR - Demokraside Birlik Vakfı Başkanı
Şura sonucunda aşağıdaki tespitler
yapılmıştır.
1. Türkiye’nin bir numaralı meselesi
demokrasidir ve Türkiye’nin demokratikleşmeden normalleşmesi mümkün değildir.
2. Türkiye’deki demokrasi, evrensel
standartların oldukça gerisindedir.
3.
Türkiye’de son yıllarda yaşanan gerilimler ve olayların temelinde çağcıl
demokrasi, demokratik kültür ve olgunluk eksikliği yer almaktadır.
4.
Birleşmiş Milletlerin hazırladığı 187 ülkenin insani gelişmişlik endeksinde
Türkiye 92.sıradadır. Üst sıralarda demokrasi standardı yüksek ülkeler yer
almıştır.
5.
TBMM’ye ve Anayasaya “Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.” Yazmakla o
ülkeye hemen demokrasi gelmez.
6.
Demokrasilerde en üstün değer insan ve hukuktur.
7.
Demokrasi, herkesin kendi sorumluluğunu bilmesidir.
8.
Demokrasi, kurumlar ve kurallar rejimidir.
9.
Demokrasilerde beş temel kurum olan; yasama, yürütme, yargı, hür basın ve
STK’lar kendi varlıklarını kanıtlamalı ve kendi kurallarını özgür bir şekilde
uygulayabilmelidir.
10.
Gelişmemiş demokrasilerde siyasiler halktan aldıkları gücü kendi güçleri
zannederler ve bu gücü hukuk dışı, keyfi kullanmaları ülkeleri felaketlere
götürmüştür. Kontrolsüz güç en tehlikeli güçtür.
11.
Yürütmenin yani hükümetin ve partilerin kontrolünde olan bir meclis yasama
görevini gerçek manada yapamaz ve böyle bir ülkede gelişmiş bir demokrasiden
söz edilemez.
12.
Yürütmenin kontrolünde ve vesayetinde olan bir yargıdan adaletin tecellisi
beklenemez ve böyle bir ülkede gelişmiş bir demokrasiden söz edilemez.
13.
Hür basının ve güçlü STK’ların bulunmadığı ülkelerde güçlü ve gelişmiş
demokrasi de yok demektir.
14.
Siyasi hayatımızda partilerin kendilerini devlet gibi görmeleri CHP ile
başlayıp DP ile devam etmiş ve bu anlayış iktidara gelen diğer partilere de
sirayet etmiştir. Bu durum toplumda kutuplaşmalara ve kamplaşmalara sebep olmuş
ve demokrasimizin gelişmesini engellemiştir.
15.
Bütün darbeler ve muhtıralar demokrasinin gelişip güçlenmesini engellemiştir,
darbelerin anası 27 Mayıs 1960 darbesidir.
16.
Darbe neden olur? Devletin gücü toplumdan daha güçlü olduğu zaman orada darbe
olur. Devleti sınırlandıracak unsurlar ortaya çıkmamıştır. Darbe siyasal
kültürümüzün temelinde vardır. Tanzimat ağır bir bürokratik vesayet kurmuştur
ve halen devam etmektedir. Devlet özne, toplum nesneler yığını olmuştur. Devlet
toplumu istediği gibi düzenlemeye kalkmıştır. 28 Şubat Özal’a verilen bir
cevaptır.
17.
Demokrasi temelde hukuktur. Darbecilerin yaptığı anayasa başta olmak üzere,
aynı seçim kanunu, aynı siyasi partiler kanunu ve diğer kanunlar yürürlükte ise
darbenin alt yapısı her zaman vardır. Zayıf ve gelişmemiş demokrasilere her
zaman müdahaleler olur. Demokrasimiz halen tehdit altındadır.
18.
Sivillikten ve darbelere karşı olmaktan bahsedip, darbecilerin hukuk sistemi
ile iktidara devam etmek ahlaki değildir.
19.
Milletvekillerinin kendini halka karşı değil, lidere ve partisine karşı sorumlu
görüldüğü yerde demokrasi olmaz.
20.
Demokrasi insanın mutlak kutsallığı üzerinde yeni biçimleniyor, yeniden
şekilleniyor. Ulus devletten insan odaklı bir devlete geçiş var. İnsanın ben
çok değerliyim diyebilmesi çok önemlidir. Değer üretmeyen bir insan kendini
değerli kılamaz. Siyaset, mesleği olmayan insanları bir asansörle en tepeye çıkaran,
bir anda sınıf atlatan bir kurum haline gelmiştir. Bizi kim yönetecek değil,
nasıl yönetecek diye baktığımız zaman demokrasi olacaktır.
21.
Hollanda’nın 400 yıllık bir demokrasi geleneği vardır. 17 bölgenin birlikte
yaşama kültürü ve meclisleri çok güçlüdür. Hollanda anayasasının ilk maddeleri
özgürlüklerin korunması ve ırkçılıkla mücadeledir. Türkiye’deki STK’lar yurt
dışında partnerler bulmalı ve değerler konusunda işbirliği yapmalıdır.
22.
Laiklik olmazsa demokrasi olur mu? Demokrasi, din ve laiklik ilişkileri
gelişmiş demokrasilerde son derece normal bir işleyiştedir. Din, sosyal,
ekonomik ve siyasi hayatta etkin bir şekilde vardır. Laik olup demokratik
olmayan ülkeler olduğu gibi, demokrasisi gelişmiş, fakat laik olmayan ülkeler
de vardır.
23.
Partiler arası ilişkilerin normalleşmesi, gerginliklerin azaltılması
demokrasimizin gelişmesine çok önemli katkılar sağlayacaktır. Demokrasi,
inatlaşma, restleşme, kutuplaşma, kamplaşma ve kavga rejimi değil, uzlaşma
rejimidir. Demokrasi erdemli ve faziletli insanların rejimidir.
24.
Cumhuriyet modern bir hayat projesi olarak tarif ediliyor, bu yanlıştır. Devlet
şeklinin adı cumhuriyettir. Rejim demokrasidir, çağdaşlık demokrasidir.
25.
12 Eylül 2010 anayasa değişikliği referandumu demokrasimiz için bir milat
olmuştur. Yargının yeniden düzenlenmesi, fişlemelerin kaldırılması ve
darbecilerin yargılanabilmesinin önünün açılması demokrasimize güç katmıştır.
26.
Çözüm süreci, kamu denetçiliği(Ombudsman), demokratikleşme paketi, başörtü
yasağının kalkması demokrasi standardımızı yükseltmiştir.
Gezi
olayları, öğrenci evleri ve dershanelerin kapatılması ile ilgili tartışmalar
demokrasi standardımızı maalesef geriye götürmüştür. Ayrıca siyasi iradeye büyük
bir güvensizlik oluşturmuştur.
27.
Dershanelerin kanunla kapatılmaya çalışılması demokrasiye, temel hak ve
özgürlüklere, hukuka, serbest piyasa ekonomisine, teşebbüs hürriyetine
aykırıdır. Bu konuda ısrarcı olmak bunu dayatmak toplumda yeni gerilimlere, kamplaşmalara
ve kutuplaşmalara sebep olacaktır. Yanlıştan dönmek geri adım atmak değil,
erdemliliktir.
28.
Avrupa Birliği(AB) kriterlerinin demokrasi standardımızı yükselteceği topluma
iyi anlatılmalı ve hükümetler bu konuda gerekli düzenlemeleri yapmalıdır.
29.
Çoğulcu demokrasi anlayışında çoğunluğun yönetme hakkı bulunmasına rağmen
çoğunluğun sınırsız yetkilere sahip olduğu söylenemez.
30.
Temel insan haklarına saygı, insan onurunun korunması, azınlıkta veya
muhalefette olanların beklentilerinin dikkate alınması, farklı düşüncelerin
serbestçe hiçbir baskıyla karşılaşmadan söylenebilmesi çoğulcu demokrasi için
şarttır. Çoğulcu demokrasilerde özgürlük herkesin yönetime serbestçe katılımını
sağlarken, eşitlik de insanların her türlü farklılığına rağmen, insan onurunun
korunması gereğinden dolayı, eşit bir şekilde bu yönetime katılabilmesi
anlamına gelmektedir.
31.
Yönetişim kavramı ise hükümet otoritesine ve gücüne dayalı yönetim
anlayışından, hiyerarşik yapıdaki bir yönetim olgusundan farklı yeni bir süreci
ve toplumun yönetimine ilişkin yeni bir modeli anlatmaktadır. Böyle bir model
içinde aktörlerin ve birimlerin tek taraflı yönlendirmeleri ve etkileri değil,
bir etkileşim süreci içinde gerçekleşen interaktif ilişkiler söz konusudur.
Sadece hükümet birimlerinin ve görevlilerinin değil, aynı zamanda hükümet dışı
örgütlerin, sivil toplum örgütlerinin, bilim adamlarının, uzmanların ve
vatandaşların katılımı söz konusudur.
32.
Çoğulculuk ve yönetişimin temel ilkeleri olan hukukun üstünlüğü, katılımcılık,
şeffaflık, eşitlik, etkinlik, hesap verebilirlik sayesinde önemli güç
merkezleri arasında uzlaşma sağlanarak toplumsal gerilimlerin çıkması
önlenebilir. Çıkan gerilimler kutuplaşmaya ve karşılıklı düşmanlıklara varmadan
yatıştırılabilir.
33. Çoğulcu demokrasi ve
yönetişim prensiplerinin siyasetin, bürokrasinin, toplumun her kesimine
yerleşmesi, demokratik kültür ve olgunluğun oluşturulabilmesi için.; Bu
prensiplerin aileden başlamak üzere eğitimin her kademesinde öğretilmesi ve
uygulanması, siyasal etik kuralların geliştirilmesi ve siyasal hayata hâkim
olması, yeni Anayasa, Siyasi Partiler ve Seçim Kanunları, diğer kanunlar ve
mevzuatın içine ve ruhuna yerleştirilmesi, yürütmenin yasama ve yargı
üzerindeki etkinliğinin ortadan kaldırılarak kuvvetler ayrılığı prensibinin tam
olarak gerçekleştirilmesi gereklidir.
34.
Bireysel ve toplumsal özgürlük alanları genişletilirken, güvenliğin temel
görevinin bu alanları korumak olduğu üzerinde durulmalıdır.
35.
Sadece çağcıl demokrasi, demokratik kültür ve olgunluğa ulaşmış bir Türkiye’de;
barış, istikrar ve güven ortamı yaratılabilir, huzur ve refah içinde insanca
bir yaşam hâkim olabilir.
Kamuoyunun ilgi ve bilgisine
saygıyla duyurulur.
23 Aralık 2013
Mehmet BOZDEMİR
Demokraside Birlik Vakfı Başkanı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder